Bir toplumun niteliğini, gelişmişliğini, seviyesini veya diğer özelliklerini bilmek için çeşitli açılardan değerlendirmek gerekir. Bu ya ekonomik ya hukuk ya da din açısından olabilir. Bunlar açılar arasında en önemli olanlardan biri de şüphesiz zamanın nasıl kullanıldığıdır.
Zaman kavramı her ne kadar basit ve önemsiz gibi görünse de aslında hayatımızın yapı taşıdır diyebilirim. Çünkü bir insanın nasıl biri olduğu, vaktini neye harcadığı ve nasıl değerlendirdiği ile ölçülebilir.
Kişi planlı bir yaşama sahip ise, bu durum onun daha iyi bir hayat standardına sahip olacağı ve gerek kendisine gerekse yaşadığı topluma verimli olacağı anlamına gelir. Önce kendimize, sonra da çevremize bir bakalım.
Ne şekilde yaşıyoruz, zamanımızı nasıl değerlendiriyoruz bir bakalım. İnanın nasıl yaşadığımızı bile bilmiyoruz çoğu durumda. Başladığımız bir şeyi ne zaman ve nasıl bitireceğimize dair fikrimiz yok. Çünkü bunun planlamasını yapmıyoruz. Yapmadığımız için de bazen tüm günümüzü önemsiz işler için harcayabiliyoruz.
Mesela tatil günlerini düşünün. Nasıl değerlendirildiğini. Bu günlerde AVM’ler ve kafeler en fazla rağbet gören yerlerdir. Mağazalar alışveriş yapmayan insan kalabalıklarıyla doludur. Amaç vakit öldürmektir. Kişi oraya neden gittiğini bile bilmez çoğu zaman. Sorsanız yapacak başka bir işi yoktur.
Bu plansız yaşam tarzı kişinin verimsizleşmesine ve üretkenliğinin körelmesine neden olur. Ne düşünür ne de ortaya bir şey çıkarır. Artı zamanını bu şekilde bitirir çünkü.
Bu da niteliksiz bir kitlenin oluşumuna neden olur.
Geçiştirilen bazı şeyler her şeyin ilk nedeni olabilir. Eleştirilen durumların kaynağı yine kendimiz olabiliriz. Eğer toplum adına bir çözüm üretmek ya da bir şeyler yapmak istiyorsak öncelikle hayatımızdaki en önemli kavramı, zaman kavramını gözden geçirmemiz ve düzenlememiz gerekiyor.