Yaşadığımız şehrin kültürel yapısı, eğitim seviyesi, içerisinde yaşayan etnik grupların çoğunluğu başta siyaset olmak üzere birçok mesleğin gerçek anlamda icra edilmesinde doğrudan bir etkiye sahiptir.
Kültürel anlamda kozmopolit bir şehir olan Şanlıurfa'da gazetecilik yapmak gerçek anlamda zor ve ağır ithamlar altında kalabileceğiniz bir meslektir. İletişim fakültesinde öğrenciyken haber etiği ve toplum yapısı derslerinde gazetecilik mesleğinin temellerinin nasıl olması gerektiğinin alt yapısını görmüştük. Haberin etik değerlerinin, toplum yapısının haberin şekillenmesinde nasıl bir etkisinin olacağını geniş hatlarıyla görmüş ve tartışmıştık.
4 yıllık fakülte serüveninden sonra öğrendiklerimizi meslek hayatımızda icra etmeye çalışmaya başladığımızda Şanlıurfa'nın toplum yapısının kitaplardan öğrendiğimiz etik değerlerle bağdaşmadığını her geçen tecrübe edinerek, görmeye ve anlamaya başladım. İnsanın kabul ettiği meslek gerçeklerinin hizmet etmeye çalıştığı toplum tarafından yok sayılması, ifa etmeye çalıştığı mesleğine ihtiyaçları kadar önem vermeleri, kişide bıkkınlığa neden oluyor. Oysa ki 2012 senesinde üniversiteye ilk adımımı attığımda böyle bir şeyi hayal etmemiştim. Mezun olup şehrime hizmet edeceğim günün hayalini kurarak, mesleğimin gerektirdiği bütün değerleri kavrayarak anlamaya çalışıyordum. Yaşadığım bütün olumsuzluklara rağmen Şanlıurfa'da başta işverenler olmak üzere gecesini, gündüzüne katarak, doğru haberin peşinde koşan basın emekçilerine yeni yılda hak ettikleri saygıyı göstermelerini temenni ediyorum. Ve en önemlisi bir tabeladan ibaret olmayan, gazetecilerin haklarını gerçek anlamda savunacak, dernek ve cemiyetlerin çoğalmasını diliyorum.
Üniversitede bir hocamız anlatmıştı: 2003 yılında Irak savaşında muhabirken çalıştığı televizyon kanalının, hakkı olan ücreti eksik yatırması üzerine istemeden de olsa televizyon kanalı ile ayrılık sürecine girmişti. Mahkemeye gitse hakkını her türlü alacaktı. Lakin İstanbul'da bağlı olduğu derneğe olayı anlatması üzerine bütün dernek üyeleri televizyon binasına giderek, yetkililerle görüşüp meslektaşlarının hakkını savunmuşlardı. Birlikteliği gören kanal yetkilileri geri adım atarak, o zaman muhabir olan hocamıza hakkı olan ücreti ödemişlerdi. Geçen yıllara rağmen Şanlıurfa'da hem toplumun gazeteciye olan bakışı hem de dernek ve cemiyetlerin pasif kaldığını görmek beni derinden üzmektedir. Yine de her şeye rağmen bu kutsal ve zorlu görevi ifa etmeye çalışan tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyor, çalışma hayatlarında başarılar diliyorum.
Unutmayalım ki, insan vazgeçtiğinde değil mücadeleye devam ettiğinde kazanır.
Sağlıcakla kalın…