Mahmûd Bin Lebid El-eşheli Kimdir?
مَــحْــمُــودُ بْــنُ لَــبـِـدُ الأ َشْــهَــلِي
Baba Adı : Lebid bin Ukbe bin Râfi’.
Anne Adı : Ümmü Manzur bint Mahmud bin Mesleme.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Medine doğumludur.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicri 96.Miladi 715 yılında Medine de öldü.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Amr bin Damre’nin kızı, ve Ümmü veledler.
Oğulları : Hudayr, Şeybe, Nuaym.
Kızları : Ümmü Manzur, Umare, Ümmü Külsüm.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Ensâr dandır.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Mahmûd bin Lebid Ukbe bin Râfi’ bin İmrilkays bin Zeyd bin Abdüleşhel el-Ensâri el-Evsi el-Eşheli.
Lakap ve Künyesi : Ebû Nuaym.
Kimlerle Akraba idi : Mahmud bin Mesleme’nin torunudur.
Mahmûd Bin Lebid El-eşheli'nin Hayatı
Mahmûd bin Lebid el-Eşheli (r.a), Resulullah (s.a.v)’ın döneminde doğmuştur. Medineli Ensâr’ın Evs kabilesinin Abdüleşhel kolundandır. Buhâri, onun Resûlullâh (s.a.v) ile bizzat sohbeti vardır. Annesi; Hayber şehidi Mahmud bin Mesleme’nin kızı Ümmü Manzur dur. Mahmûd bin Lebid’in bir çok hadis rivâyeti vardır.İbn-i İshak der ki:“-Bana Âsım bin Ömer, (Uhud Savaşı ile ilgili olarak) Mahmûd bin Lebid (r.a)’in şöyle dediğini nakletti: “-Huzeyfe’nin babası el-Yeman ile Sabit bin Vakş oldukça yaşlı iki ihtiyar idiler. Resûlullâh (s.a.v) onları kadın ve çocuklarla birlikte bırak-mıştı. Onlar da kendi aralarında konuşarak şehid olmayı arzu ettiler. Kılıç-larını alıp Müslümanların geri çekilmelerinden sonra Müslümanlara yetiş-tiler. Fakat, Müslümanlar ise, onların yanlarına geldiklerini bilmiyorlardı. Sabit’i müşrikler öldürdü, el-Yeman’ın ise Müslümanların kılıçları üzerine inip kalktı ve onun kim olduğunu tanımadan onu öldürdüler!” 1İbn-i Hacer el-Askalani şöyle nakleder:“-Buhâri der ki: Onun sohbeti vardır. Sonra, Âsım bin Amr bin Katâde tarikiyle ondan rivâyet ederek dedi ki: “-Sa’d bin Muaz (r.a) öldüğü zaman onun evine Resûlullâh (s.a.v), öylesine sür’atli gitti ki. pabuçlarımız parçalandı!”Bu haber onun, o ğün (Hicri 5.yıl) hayatta bulunduğunu ve bu olayı hatırında tutacak kadar gelişmiş olduğunu gösterir. Onu oraya göndermiş olması da muhtemeldir. “Pabuçlarımız parçalandı” sözüyle, kavminden, Beni Abdüleşhel’den orada bulunanların pabuçlarını kast etmiştir. Sa’d bin Muaz’ın topluluğu da onlardandır.Ahmed İbn-i Hanbel onun hadisini Müsned isimli kitabında nakletti:“-Resûlullâh (s.a.v) bize gelip mescidimizde akşam namazı kıldırdı. Selâm verildiği zaman şöyle buyurdu: “-Şu iki rekatı akşam namazının farzından sonra kılınan sünnet namazını evinizde kılın!”İbn-i Abdilber der ki: “-Mahmud bin Lebid, Mahmud bin er-Rabi’den daha yaşlıdır!”İbn-i Huzeyme, Mahmud bin er-Rabi’in Mahmûd bin Lebid olduğu-nu, onun Mahmûd bin er-Rabi’ bin Lebid olduğunu ileri sürdü; böylece dedesine nisbet edilmiş olur ki bu, uzak bir ihtimaldir. Bilhassa Mahmûd bin Lebid, Evs kabilesi’nden olup el-Eşheli’dir. Mahmûd bin er-Rabi’ ise, el-Hazreci’dir.İbn-i Hibbân, Mahmûd bin Lebid’i tâbiin arasında zikrederek şöyle dedi: “-Mürsel hadisler rivâyet eder!” Sonra devamla şöyle dedi: “-Ben onu sahabe arasında saydım. Çünkü Resûlullâh (s.a.v)’i rü’yeti vardır!”yine şöyle dedi: “-Rivâyetinin çoğu sahabedendir!”Annesinin ismini de Muhammed bin Mesleme’nin kızı olduğunu ifade etti. 2İbn-i Esir ise Usdu’l-Ğabe’de Mahmûd bin Lebid’i kesin sahâbeler arasında saydı.Mahmûd bin Lebid’den rivâyet edilmiştir:“-Hz.Ömer Suriye’ye geldiği zaman, halk memleketlerindeki veba-dan ve havasının suyunun ağırlığından sikâyette bulundu. “-Bize sadece şu içki iyi geliyor!”dediler.Hz.Ömer (r.a): “-Bal için!”dedi ise de onlar: “-Bal bize iyi gelmiyor!”dediler.Suriyeli bir adam: “-Sarhoşluk vermeyen şu içkiden senin için bir miktar hazırlasak olur mu?”diye sordu.Hz.Ömer de: “-Olur!”dedi.Bunun üzerine suyunun üçte ikisi çekilip geride üçte biri kalıncaya kadar onu pişirdiler ve Hz.Ömer’e getirdiler. Hz.Ömer kaba parmağını soktu, sonra çıkardı, parmağına bir miktar pekmez sarılmıştı.Hz.Ömer (r.a): “-Bu tıla’dır; develere sürülen katran gibi katılaşmış!”dedi ve onu içmelerine izin verdi. Bunu gören Ubâde bin Sâmit (r.a): “-Vallâhi sen onlara şarabı helâl kıldın!”dedi.Hz.Ömer cevaben: “-Asla! Vallâhi ben şarabı helâl kılmadım. Ey Allâh’ım; ben onlara senin haram kıldığın hiçbir şeyi helâl kılmıyorum, onlara helâl kıldığın şeyi de haram kılmıyorum!”dedi. 3İzahı şöyle ki:Hadiste sözü edilen olay hicri 18. yılda halife Hz.Ömer’in Suriye’ye gidişinde meydana gelmişti. Tılâ;yumuşak pekmez kıvamında yapılan bir mayidir. Üzüm şırasının üçte ikisi buharlaşana kadar kaynatılarak elde edilen içeceğe denir. Uyuz olan develere sürülen katrana da “Tılâ” denir. Hz.Ömer tabağa parmağını sokunca, mayinin sönmeye başladığını görmüş ve bunu içmenin helâl olduğunu söylemişti. Zira üzüm suyunun üçte ikisi gidinceye kadar kaynatılarak elde edilen içecek, bir nevi pekmezdir ve sarhoş edici bir özelliği de yoktur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh onlardan razı olsun.1- Muhtasar Fethü’l-Bâri-Resûlullah’ın Ğazveleri-18-4065 nolu hadisin şerhi.
2- El-İsabe-İbn-i Hacer el-Askalani-4-294-No-7826
3- Muvatta-Eşribe-5-14