
Kabas Bin Eşyem Kimdir?
قـَـبَــا ثُ بْــنُ أَ شــيَــم
Baba Adı : Eyşem bin Âmr bin Melluh
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok. Mekke doğumludur.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Hendek Savaşı’ndan sonraki savaşlar.
Muhacir mi Ensar mı : Mekke Medine Muhacir dir.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Kabas bin Eşyem bin Amr bin Mülevvah bin Ya’mer eş-Şüddah bin Avf bin Kâ’b bin Amr bin Leys bin Bekr bin Abdümenat bin Kinani el-Leysi
Lakap ve Künyesi : Bilgi yok.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Kabas Bin Eşyem'in Hayatı
Kabas bin Eşyem Mekke doğumludur. Ancak hangi tarihte doğduğu ve öldüğü aile bireyleri hakkında bilgi yoktur. Hendek Savaşı’ndan sonra Medine’ye gelerek Müslüman olmuştur. Meşhur olan, onun adının Kabas şeklinde olmasıdır. Kimilerine göre Kubâs’tır. İbn-i Makûla, bunu kesin olarak söyledi. Buhâri ye göre onun Resûlullâh ile sohbeti vardır. Kimileri de ona İbn-i Rüseym dediler ki bu bir yanılğıdır.İbn-i Eşyem bin Âmir bin el-Mülevvah bin Ya’mer’dir ki o da Şeddâh bin Avf bin Kâ’b bin Âmir bin Leys bin Bekr bin Kinâne el-Leysi’dir. Soy kütüğü konusunda meşhur olan budur. Kimine göre Temimi dir; kimine göre Kindi’dir. İbn-i Hibbân der ki: “-Ya’meri-Leysi dir ki, Beni Kinâne’den dir. Sohbeti vardır. Hadisi Şamlılardadır!”Derim ki: Tirmizi onun hadisini Muhammed bin İshak tarikiyle Muttalib bin Abdullah, bin Kays, babası, dedesinden tahricine göre dedi ki: “-Ben ve Resûlullâh, Fil yılında doğduk!”Osman İbn-i Affan (r.a), Beni Ya’mer bin Leys’in kardeşi Kabâs bin Eşyem’e sordu: “-Sen mi büyüksün, yoksa Resûlullâh mı?” “-Resûlullâh benden daha büyüktür, ben O’ndan daha yaşlıyım!”dedi.İbn-i Sa’d da der ki: “-Bedir Savaşı’nda müşriklerle beraberdi. Orada onun adı geçer. Sonra Huneyn’de bulundu!”Buhâri, bunu Abdurrahman bin Ziyâd tarikiyle Kabas bin el-Eşyem el-Leysi’den tahricine göre Resûlullâh şöyle buyurdu: “-Biri imam olarak iki kişinin (cemaat) halinde kıldıkları namaz, sekiz kişinin münferiden kıldıkları namazdan Allâh katında daha makbuldur. İçlerinden biri imam olarak sekiz kişinin (cemaat) halinde kıldıkları namaz, yüce Allâh katında, yüz kişinin münferiden kıldıkları namaz dan çok daha makbuldur!”Ebû Nuâym, ed-Delâil adlı kitabında Hendek Savaşı’ndan sonra onun Müslüman oluşu hakkındaki uzunca bir hikayeyi tahric etmiştir. O kıssa da Peyğamberlik işaretlerinden bir işaret vardır.İbn-i el-Kelbi der ki:“-Mücennebe’nin sahibi, Yermük günü Ebû Ubeyde bin Cerrâh ile beraberdi. Ma’rûf olan, Beğavi’nin Müsned olarak naklettiği şu rivayettir:“-Abdülmelik bin Mervan, Kabas bin Eşyem’e, adı geçen meseleyi sordu ve şöyle dedi: “-Annem beni filin burnunun üstüne ulaştırdı. Onu hala hatırlıyorum!”Abdussamed ile İbn-i Sümey’, bunu kesin bir ifade ile söylediler. Seyf’in, el-Fütûh’da isnad ettiğine göre, bunu ona soran kişi Mervan’dır.Ebû Nuaym der ki: “-Ümeyye bin Abdi’ş-Şems onu yetiştirmiştir!”İbn-i Asâkir ise şöyle der: “-Yermük Savaşı’nda bulundu, süvarilerin başındaydı. Sonra Humus-’a yerleşti!”bu haberi Abdussâmed bin Ali, bin Sümey’bildirdi. 1Başka bir rivayette ise Kabas bin Eşyem der ki: “-Ben, Bedir günü müşriklerle birlikte idim. Muhammed’in âshabına bakınca onlar gözüme az, bizim yanımızda bulunan atlar ve adamlar pek çok göründü. Fakat müşrikler bozulunca bende bozuldum. Halbuki müş-rikleri yine her bakımdan evvelce gördüğüm gibi çokluk halinde bulun-muştum. Kendi kendime ben doğrusu bu işin benzerini daha görmedim onlardan, Müslümanlardan ancak kadınlar kaçar!”dedim.Kabas kaçarken arkasından yetişen bir adamla arkadaş oldular. Ona: “-Ayakta durabilecek kudrette misin?”dedi.O da : “-Yok vallahi!”dedi.Kabas : “-Bende de takat yok!”dedi.Korku ve dehşet içinde Gaykada sabahladılar güneş doğmadan yola çıktılar. Müslümanların onları takip edip yakalamalarından korkuyordu. Kavminden bir adamla karşılaştı “-Arkanda ne var?”diye sorunca. “-Hiçbir şey yok. Öldük esir olduk. Bozulduk. Yanında iki binit hayvanı var mı sen ondan haber ver?”dedi.Hemşerisi ise şöyle dedi: “-Beni üzerinde taşıyan bir deve kendime yetecek kadar azık var!”Kabas nihayet Cuhfe’ye ulaştı oradan Mekke’ye girdi. Fakat Bedir’in haberlerini kendisinden çok önce Haysuman bin Abdullah her şeyi yetiştirmişti.Kabas, Hendek Savaşı’ndan sonra kendi kendine: “-Mekke’ye gideyim Muhammed neler söylüyor bir bakayım!”deyip Medine’ye geldi. Resûlullâh (s.a.v)’i sordu. O sırada: “-Resûlullâh (s.a.v) Mescid’in gölgesinde Ashab-ı Kirâm’ın ileride gelenleriyle oturup konuşuyorlar!”dediler.Kabas oraya vardı. Resûlullâh (s.a.v)’i, şahsen tanımıyordu selâm verdi. Resûlullâh (s.a.v) onu görünce: “-Ey Kabas bin Eşyem! Bedir günü ben böyle bir işin benzerini görmedim. Onlardan ancak kadınlar kaçar yahut Kureyş’in kadınları sefere çıkmış olsaydı Muhammed ve Ashabını püskürtürlerdi. Diyen sen değil misin?!”deyince;Kabas bin Eşyem: “-Şehâdet ederim ki, Sen, Resûlullâh’sın! Vallâhi bu işi benden ne kimseye açıklandı, nede açıklamak için dilim deprendi. Bu ancak benim o anda içimden geçen bir duygudan başka bir şey değildi! Eğer, Sen, Allâh-’ın Resûlü olmasa idın yüce Allâh seni buna muttali kılmazdı. Gel, yâ Resûlallâh sana biat edeyim!”dedi ve Müslüman oldu. 2Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- el-İsabe İbn- Hacer el-Askalani-4-46-No-7061
2- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-9-187