Kâ’b Bin Âdiy Kimdir?
كَــعْــبُ بْــنُ عَــدِي
Baba Adı : Adiy bin Hanzale.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicri 25. Miladi 646 da Mısır da vefat etti.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Alkame,
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : 1 tane.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Kâ’b bin Adiy bin Hanzale bin Adiy bin Amr bin Sâ’labe bin Adiy bin Milkan bin Avf bin Üzre bin Zeydü’l-Lat et-Tenûhi.
Lakap ve Künyesi : Kâ’b bin Adi, bin Hanzale et-Tenûhi.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Kâ’b Bin Âdiy'in Hayatı
Kâ’b bin Adiy’in Hire de doğduğu tahmin edilmektedir. Hire civarında yaşayan Tenûh Kabilesinin müttefiki olub Yemen asıllı Tücib Kabilesinin İbâd koluna mensubiyeti sebebiyle İbâdi nisbesiyle de anılır. Onun Câhiliye döneminde Hz.Ömer (r.a) ile birlikte kumaş ticareti yaptığı, bu münasebetle İskenderiye’ye çeşitli seyahatleri olduğu kaydedilmektedir.Kâ’b bin Adiy (r.a) Resûlullâh (s.a.v) hakkında araştırma yapmakla görevli Hireli dört kişilik bir heyetle birlikte Resûlullâh’ın vefatından kısa bir süre önce Hicri 11. Miladi 632 yılında Medine’ye gitti ve bir müddet sonra Müslüman oldu. Bunu kendisi şöyle anlatır:Kâ’b bin Adiy’den:“-Hire heyeti ile birlikte Resûlullâh (s.a.v)’e gelmiştik. Resûlullâh, bize İslâm’ı anlatmış ve biz de Müslüman olub Hire’ye dönmüştük. Çok geçmeden Resûlullâh (s.a.v)’ın vefat ettiği haberi gelince, arkadaşlarım şübheye düştüler ve: “-Eğer, O, Peyğamber olmuş olsaydı, ölmezdi?!”dediler.Ben ise: “-Ondan önce de bir çok peyğamber ölmüştür!”diyerek İslâm’dan ayrılmadım.Daha sonra Medine’ye gitmeye karar vererek kabile rahibinin yanına geldim. Çünkü rahibe danışmadan bir işe karar vermezdik.Ona: “-Bana, yapmak isteyip de, göğsümde düğümlenip kalan şu iş hakkın-da beni aydınlat!”dedim. “-İsmine uyğun bir eşya getir!”dedi.Ben de kendisine bir aşık kemiği (Kâ’b) getirdim. “-Onu şu çukur üzerine at!”dedi.Kemiği çukur üzerine koyar koymaz Resûlullâh’ın, görmüş olduğum siması ve ölümü anındaki hali beliriverdi. Bu olay üzerine imanım daha kuvvetlenmişti. Hemen Ebû Bekr’in yanına gelerek, ona olayı anlattım ve onun yanında kaldım. Ebû Bekr beni Mukavkıs’a elçi olarak gönderdi. Gidip geldim.Halife Hz.Ömer’de, Yermük Savaşı’ndan sonra ki savaşın neticesini bilmiyordu. Benimle Mukavkıs’a bir mektub gönderdi. Yanına vardığım zaman Mukavkıs bana: “-Rumların Arabları öldürüp, hezimete uğrattığını biliyor musun?” “-Hayır!”diye cevap verdim. “-Niçin?”dedi. “-Çünkü, Allâh Peyğamberi’ne dinini bütün dinlere üstün, kılacağını vaâd etti. O, vaâdin den dönmez!”dedim.O ise: “-Gerçekten de Arablar Rumları, Âd kavmi gibi kılıçtan geçirdiler! Peyğamberiniz doğru söylemiş!”dedi.Bu konuşmadan sonra Mukavkıs bana sahabelerin ileri gelenlerini sordu ve onlar için hediyeler verdi. Kendisine: “-Resûlullâh (s.a.v)’ın amcası Abbas bin Abdülmuttalib henüz sağdır ona da bir şey gönder!”dedim.Sonra Ömer İbn-i Hattab’ın emrine girdim. Hz.Ömer devlet memur-larına maaş tayin ederken, benim maaşımı da Adiy bin Kâ’b oğullarının arasına yazdı!” 1Kâ’b bin Adiy (r.a) şöyle demiştir:“-Babam, Hire’nin papazıydı. Muhammed gönderildiğinde şöyle dedi:“-İçinizden birkaç kimse yok mu ki, şu adama gitsin ve sölerini dinlesin de, öldükten sonra; “-Keşke gidib de onu dinleseydim, O gerçekten Hak üzereymiş deme-sin!”Bunu üzerine aralarından dört kişiyi seçib gönderdiler.Bende babama dedim ki: “-Ben de onlarla beraber gideyim!” “-Ne yapacaksın?”dedi. “-Bakar görürüm!”dedim.“-Resûlullâh’a gittik. Yanında oturuyorduk, sabah namazını kılınca O’nun okuduğu Kûr’an’ı dinledik. Kimse buna itiraz etmiyordu. Aradan çok geçmeden Resûlullâh öldü. O dört kişi şöyle dedi: “-Eğer söyledikleri doğru olsaydı, ölmezdi. Haydi gidin!”Şöyle dedim: “-Bekleyin bakalım, hele yerine kim geçecek bir görün, bu iş tamam-lanacak mı, yoksa ardı kesilecek mi?”beni dinlemediler gittiler, ben de ne Müslüman ne de Nasrâni olarak mütereddit bir halde kaldım…!” 2Resûlullâh’ın vefatından sonra Medine’ye gelerek Hz.Ebû Bekr (r.a)’a biat etti, ve Medine’ye yerleşti. İrtidad olaylarında Müseylemetü’l-Kezzab’a karşı yapılan Yemâme Savaşı’na katıldı. Hz.Ebû Bekr tarafından İskenderiye’de ikamet eden Mısır Mukavkıs’ı Cüreyc bin Mina’ya elçi olarak gönderildi. Diplomatik alanda başarılı olduğu anlaşılan ve Mısır’a yaptığı ticari seyahatler sebebiyle orayı çok iyi bilen Kâ’b’ı Hz.Ömer de Hicretin 15. Miladi 636 yıllarında aynı görevle Mukavkıs’a elçi olarak yolladı.Başarılı hizmetlerinden dolayı Hz.Ömer’in oluşturduğu divana kayıtlı ücretliler arasına girdi. Mısır’ın fethine katılan ve fetihden sonra oraya yerleşen Kâ’b bin Adiy (r.a) muhtemelen Hicri 25. Miladi 646 yılı civarında Mısır da vefat etti. Kaynaklarda onun Alkame adında bir oğlunun olduğun-dan bahsedilmektedir.Kâ’b bin Adiy (r.a)’ın bir râvisi ve bir rivâyeti olduğu zikredilmiş olup Zehebi Resûlullâh devrinde İslâm’a girmediğine dair bazı rivâyetlere daya-narak onun tabiin neslinden veya Muhadramundan sayılması gerektiğini söylemiş, İbn-i Hacer ise sahabeden olduğunu belirten rivâyetleri daha isabetli bularak kendisini sahâbiler arasında zikretmiştir. 3Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-4-1404
2- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-4-160-No-7425
3- Türkiye Diyanet Vakfı islâm Ansiklopedisi-24-1