Hûzeyfe Bin Mihsan El-kal’âniy Kimdir?
نِــي حُــذَيْــفَــة ُبْــنُ مِـحْـسَـا نُ اْلــقَــلْـعَـا
Baba Adı : el-Kal’âniy.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hûzeyfe bin Mihsan el-Kal’âniy veya, Huz-eyfe bin Mihsan el-Ğalfani Ebû Bekr veya İkrime bin Ebi Cehl’in Azadlı kölesı dır.
Lakap ve Künyesi : Bilgi yok.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Hûzeyfe Bin Mihsan El-kal’âniy'in Hayatı?
Hûzeyfe bin Mihsan el-Kal’âniy, veya Hûzeyfe bin Mihsan el-Ğalfani- de denilir. Ebû Bekr, veya İkrime bin Ebi Cehl’in Azadlı kölesi olduğuda söylenir. Hayatı hakkında ve âile bireyleri hakkında fazla tafsilat yoktur. Hûzeyfe bin Mihsan el-Kal’âni’yi Hz.Ebû Bekr (r.a), Amman’a İkrime’yi azlettikten sonra vali olarak tâyin etti. Ebû Ömer’de böyle dedi. Ve şunu da ekledi; Ebû Bekr (r.a) ölünceye kadar oradaki görevine devam etti. Ebû Ubeyde anlattı: Amman ehlini İslâm’a çağırdı. Ehli Debâ (çarşı) hariç hepsi Müslüman oldu. Hz.Ömer onu el-Yemâme’ye vali yaptı. 1Ancak onun en meşhur olduğu, İran’ın fethin de görüyoruz. O gün orada bulunanlar naklediyorlar:“-Sa’d bin Ebû Vakkas, sonra Rüstem’in isteği üzerine bir diğer elçi daha gönderdi. O elçide Rib’i bin Âmir idi. Rib’î, Rüstem’in yanına girdi. Oturduğu yer nakışlı yastıklar, kadifeden halılar, inci ve yakutlar ve daha birçok ziynetlerle süslenmişti. Başında taç ve etrafında da daha bir sürü kıymetli eşya vardı. Altından yapılmış bir koltukta oturuyordu. Rib’î, eski bir kıyafetle kılıcı kalkanı ve çelimsiz atıyla beraber içeri girdi. Atından inmemişti. Atın ayakları yerdeki yaygıları ezdi. Sonra atından indi ve bir yere bağladı ilerledi. Silâhı zırhı üzerinde ve miğferi başındaydı. Ona: “-Silâhını bırak!” dediler.Rib’î cevaben: “-Ben kendiliğimden gelmedim. Siz dâvet ettiniz de geldim. Böyle kabul ederseniz ne âlâ, yoksa döner giderim!”dedi.Rüstem. “-Bırakın onu!”dedi.Rib’i ilerledi ve mızrağını yastıklar üzerine dayadı ve mızrak ucunun değdiği yeri sonuna kadar deldi. “-Ne diyorsun, anlat bakalım?”dediler.Rib’î: “-Allâh bize, dilediğini kula kulluktan kendisine kulluğa, dünya sıkıntılarından refaha çıkaralım, dinlerin zulmünden kurtarıb, İslâm’ın adaletine ulaştıralım diye bir Peygamber gönderdi. Kullarını kendisine davet edelim diye bize bir din gönderdi. Kim bu dini kabul ederse bizden olur. Biz de döner gideriz. Kim de kabul etmezse Allâh’ın vaad ettiğine kavuşuncaya kadar onunla savaşırız!”dedi. “-Allâh’ın vaad ettiği nedir?” “-Kâfirlerle savaşırken ölen cennet, geride kalanlar için ise zaferdir!”Rüstem: “-Söylediklerinizi dinledim. Düşünmemiz için mühlet verir misin?”Rib’i bin Âmir: “-Peki!”Rüstem: “-Kaç gün?”Rib’i: “-Bir veya iki gün!” “-Hayır, bilginlerimiz ve ileri gelenlerimizle yazışmamız gerekecek bu vakit az olur!”Rib’i bin Âmir: “-Resûlullâh (s.a.v), düşmanla karşılaştığınız zaman üç günden fazla mühlet vermemizi emretmedi. Düşün ve adamlarına sor. Bu müddet için-de şu üç şıktan bîrini tercih et. 1-Müslüman olmak! 2-Cizye vermek! 3-Yâ da harbetmek!”Rüstem: “-Sen onların efendisi misin?” “-Hayır, fakat müslümanlar birbirini koruyan tek vücut gibidirler!”Rüstem bunun üzerine kumandanlarını topladı: “-Bu adamın sözlerinden daha kıymetli ve kabule şayan söz duydunuz mu?”dedi.İranlı kumandanlar: “-Onun söylediklerine meyletmen ve kendi dinini bırakarak bu kö…ğin dinine girmekten seni Allâh korusun. Elbiselerini görmüyor musun?” dediler.Rüstem: “-Yazıklar olsun sîze, elbiseye bakmayın, düşünce, söz ve yarayışa bakın Arablar yiyecek ve elbiseye pek aldırmaz, fakat soylarını korurlar!”İkinci gün iran ordusundan bir elçi gelerek kendisiyle konuşmak üzere bir başkasının gönderilmesini istediler. Bunun üzerine Hûzeyfe bin Mıhsan gönderildi. O da, Rib’î’nin söylediklerinin aynısını söyledi. 2Hûzeyfe bin Mihsan, Ribi’nin kıyafetine benzer bir kıyafetle gitti. Özel olarak krallık makamının girişine serilmiş yaygılara yaklaşınca: “-Atından in!”dediler.Huzayfe: “-Kendi işim için gelmedim ki. Kralınıza sorun. Onun mu ihtiyacı var, yoksa benim mi? Eğer, benim ihtiyacım olduğunu söylerse, yalan söylemiş olur. Bende döner giderim. Şayet o beni davet etmişse yanına dilediğim şekilde girerim!”dedi.Durumu Rüstem’e bildirince: “-Bırakın gelsin!”dedi.Tahtının üstüne, kurulan Rüstem atıyla gelen Hûzeyfe’ye: “-Atından in!”dedi.Huzayfe: “-Hayır inemem!”dedi.Rüstem inmemekte ısrar eden Huzayfe’ye sordu: “-Niçin dün gelen elçi gelmedi de sen geldin?”Hûzeyfe:“-Çünkü, kumandanımız duruma göre, aramızda adaletli davranmakister, bugün sıra bende idi”diye cevab verdi.Rüstem: “-Sizi getiren sebeb nedir?”dedi.Hûzeyfe: “-Allâh, bize dinini lütfetti ve mucizelerini gösterdi. O’na inandık daha önce biz O’nu inkâr ediyorduk. Allâh bize, dilediğini kula kulluktan kendisine kulluğa, dünya sıkıntılarından refaha çıkaralım, dinlerin zulm-ünden kurtarıb, İslâm’ın adaletine ulaştıralım diye bir Peygamber gönder-di. Kullarını kendisine davet edelim diye bize bir din gönderdi. Kim bu dini kabul ederse bizden olur. Biz de döner gideriz. Kim de kabul etmezse Allâh’ın vaad ettiğine kavuşuncaya kadar onunla savaşırız! O, bize, üç şeyden birine insanları davet etmenizi emretti. Hangisine razı olursanız: İslâm’ı kabul ederseniz, döner gideriz. Cizye verir himâyemize girersiniz, gerektiğinde düşmana karşı sizi koruruz. Yok eğer savaşmayı kabul eder-siniz!” deyince, Rüstem: “-Veyahut da bir süre anlaşma yaparız!”deyince, Hûzeyfe (r.a): “-Evet, dünden itibaren üç gün!”dedi.Rüstem üç gün mühletten başka hiçbir şey koparamayınca Hûzeyfe bin Mihsan’ı geri gönderdi. Adamlarına dönerek şöyle dedi: “-Size ne oluyor! Benim gördüğümü siz görmüyor musunuz? Dünkü gelen elçileri gelerek ülkemizde bizi bastırdı. O, çok değer verdiğimiz kıymetli şeylerimizi hakir gördü. İpek yastıklarımızı delerek atını bağladı, hem de çok serbest idi, her şeyimizi onlara iletti, aynı zamanda çok akıllı idi. Bugün bu adam geldi. Serbestçe karşımıza dikildi. Ülkemizde bizden daha serbest davranıyor!”Rüstem’in bu sözleri yanındakileri öfkelendirdi. Onlar da Rüstem’i kızdırıcı şeyler konuştular. Ertesi gün İslâm ordusuna haber göndererek tekrar elçi göndermelerini istediler. Sa’d Muğire bin Şube’yi gönderdi. 3Bu zat hakkında geniş bilgi yoktur.Şüphesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- el-İsabe, İbn-i Hacer el-Askalani-1-479-No-1649
2- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-1-217-219
3- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-5-2104