Hûvaytıb Bin Abdülûzza Kimdir?
حُــوَيْــطِــبُ بْــنُ عَــبْــدُ اْلــعُــزَى
Baba Adı : Abdülûzza bin Ebi’l-Kays.
Anne Adı : Zeyneb bint-i Alkame bin Gazvan.
Doğum Tarihi ve Yeri : Takriben Miladi 570 de Mekke’de doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicri 54. Miladi 674 yılların da Medine’de 120 yaşlarında vefat etti. Kabri, Medine’de Cennetü’l-Baki’de dir.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : 1-Ümmü Külsüm bint-i Zem’a 2-Ebû Süfyan bin Harb bin Ümeyye’nin kızıdır 3-Enise bint-i Hafs bin Ahnef.
Oğulları : Ebû Süfyan, Ebû’l-Hakem, Abdurrahman.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Huneyn, Tâif gibi bazı seferler,
Muhacir mi Ensar mı : Hicreti yoktur.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok,
Kabile Neseb ve Soyu : Hûvaytıb bin Abdülûzza bin Ebi Kays bin Abdivud bin Nasr bin Mâlik bin Hısl bin Amr bin Lüey el-Kureyşi el-Amiri
Lakap ve Künyesi : Ebû Muhammed, Ebû’l-Esbağ.
Kimlerle Akraba idi : Resûlullâh (s.a.v) ile, hem Sevde validemiz hem de Ümmü Habibe validemiz’den taraf bacanak olurlardı.
Hûvaytıb Bin Abdülûzza'nın Hayatı
Hûvaytıb bin Abdülûzza Mekke doğumludur. Ancak hangi tarihte doğduğu bilinmemektedir. Kureyş kabilesinin Beni Amr bin Lüey kolun-dan dır. Mekke’de okuma yazma, şiir, ahbâr ve neseb ilmini bilenlerdendi. Bedir Savaşı’nda müşrik ordusuna 300 veya 200 dinarla katkıda bulundu Kureyş’in önde gelenlerinden olması sebebiyle Uhud Savaşı’na karar verenler arasında da yer aldı. Zeyd bin Hârise kumandasındaki Karede Seferi’nde üzerine gittiği Kureyş kervânı’nda Huveytıb’da vardı. Kervân ğanimet olarak ele geçirilmekle beraber Huveytıb ve diğer müşriklerin çoğunluğu kaçıp kurtuldu.Hudeybiye Andlaşması’nda Süheyl bin Amr ve Mikrez bin Hafs ile birlikte Kureyş’in temsilcisi olarak Hudeybiye de bulundu Andlaşma yazı-sına şahid oldu. Umretü’l-Kazâ’da Müslümanlara verilen üç günlük süre-nin bittiğini Resûlullâh’a hatırlatan seçkin heyetin üyesiydi. Daha sonra kendi imzasını koyduğu ve şahid olduğu halde Hudeybiye Andlaşması gereği Müslümanların himâyesinde olup saldırmazlık kapsamında olan garantörlük maddesini çiğneyerek bir gece yüzünü kapatıb Beni Bekrler’le birlikte Huzaâlar’dan yirmi küsür insanı uyurlarken kılıçtan geçiren Kureyşiler arasında idi.Bu yüzden de Mekke fethi sırasında Resûlullâh (s.a.v) tarafından haklarında ölüm fermanı verilenlerdendi. Bunun için kaçıp gizlendiyse de daha sonra Ebû Zerr el-Ğifari (r.a)’in himâyesinde Resûlullâh’ın huzuruna gelerek Müslüman oldu. Huveytıb bin Abdülûzza’nın o sıralarda altmış yaşlarında bulunduğu kaydedilmektedir.Hûvaytıb bin Abdülûzza, bir gün Şam’da Emevi hükümdarlarından Mervan’ın yanına varmıştı. Mervan, hal ve hatırını sorduktan Sonra ona: “-Ey şeyh! İslâmiyeti kabulde neden o kadar geçiktin? Gençler bile seni geçtiler?”diye sorunca Hûvaytıb bin Abdülûzza:“-Vallâhi kaç kerreler Müslüman olmağa niyetlenmiştim. Ne çare ki hepsinde de baban beni ondan alıkoydu. Ve bana: “-Demek sen sonradan ortaya çıkarılmış bir din için kavminin şeref-ini ve atalarının dinini ğayb edeceksin de ona uyacaksın?”dedi.“-Mekke’nin fethi benim o kadar gücüme gitmişti ki, Kureyşiler içinde kavimlerinin dininde kalan büyüklerinden hiç birinin bu derecede gücüne gitmemişti! Fakat bütün bunlar kader işleridir. Bedir’de müşrik-lerle birlikte bulunmuş ibret verici şeyler görmüş melekleri görmüştüm ki onlar göklerle yer arasında kureyşlileri öldürüyor ve esir ediyorlardı.O zaman kendi kendime: “-Bu, Adam dedim, muhakkak Allâh tarafından korunuyordur!”Gördüğüm bu şeyleri hiç kimseye anlatmadım. Bozğuna uğrayarak Mekke’ye döndük. Biz Mekke’de oturduk durduk. Kureyşiler ise birer birer Müslüman oldular. Hudeybiye günü gelince orada musalaha yapılıp sona erdirilinceye kadar şahid ve söz sahibi olarak bulundum. Bütün bun-larda İslâmiyetin gücü artıyor, ve yüce Allâh dilediğinden başkasına meydan vermeğe razı olmuyor imkan vermiyordu. Hudeybiye Andlaşma-sını yazdığımız zaman ona yazılan şahidlerin sonuncusu ben idim.O zaman: Kureyşiler Muhammed’den ancak üzücü şeyler görüyor. Herhalde ondan mızraklarla korunmak zorunda kalacaklardır demiştim. Resûlullâh, Umretü’l-Kaza için Mekke’ye gelince Kureyşiler Mekke’nin dışına çıktılar. Üç gün müddet dolunca Resûlullâh (s.a.v)’ı Mekke’den çıkaralım diye geri kalanlar içinde Süheyl bin Amr ile bende bulunuyor idim. Üç günlük müddet dolduğu zaman, ben ve Süheyl bin Amr, varıp: “-Yâ Muhammed! Andlaşmaya koştuğun şartın süresi geçti. Çık git artık yurdumuzdan!”dedik.Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v): “-Ey Bilâl! Bizimle birlikte gelen ve Mekke de bulunan Müslüman-lardan hiç biri geride kalmamak üzre güneş batmadan yola çıkacaktır!” diyerek seslendi.Mekke fethi yılı, Resûlullâh (s.a.v), Mekke’ye girince son derece korktum. Hemen evimden dışarı çıktım. Ev halkımı içinde emniyette ola-bilecekleri yerlere dağıttım. Kendimde Avf’ın bahçesine kadar gittim. Bahçeye girdiğim zaman orada, Ebû Zerr el-Ğıfari ile karşılaştım. Kendisi ile aramızda dostluk vardı. Dostluk ise temelli olarak birbirini korumayı gerektirir tabii. Onu görür görmez kaçtım.Bana: “-Ebû Muhammed!”diyerek seslendi. “-Buyur!”dedim. “-Nen var? Ne için kaçıyorsun?”diye sordu. “-Korkum var!”dedim “-Senin için korku yok! Yüce Allâh’ın emaniyle sana eman veril-miştir, gel!”dedi.Hemen yanına vardım, selâm verdim. “-Sana eman verilmiştir. İstersen seni, Resûlullâh (s.a.v)’in huzuruna çıkarayım, istersen evine kadar git!”dedi. “-Benim için evime kadar gitmeye imkan var mı ki? Vallâhi evime sağ olarak kavuşacağımı sanmıyorum. Yâ yolda yakalanır öldürülürüm, yâ da, evimde iken yanıma girilir öldürülürüm! Ev halkımda dağınık yerlerde-dir!”dedim. “-Haydi ev halkını bir yerde topla! Seni evine ulaştırıncaya kadar seninle birlikte geleceğim!”dediBenimle birlikte geldi ve gelirken: “-Hûvaytıb bin Abdülûzza’ya eman verilmiştir! Ona saldırılmıyacak dokunulmuyacak!”diyerek sesleniyordu.Ebû Zerr, beni evime ulaştırdıktan sonra dönüb Resûlullâh (s.a.v)’e gitti. Durumu ona arz etti.Resûlullâh (s.a.v): “-Mekkeliler den öldürülmelerini emr ettiğim kimseler dışında kalan herkese eman vermiş değil mi idik?”buyurduBunun üzerine öldürülmeyeceğime iyice kanaat getirdim. Ev halkımı da evlerine geri çevirdim. Ebû Zerr yanıma tekrar geldi ve bana: “-Ey Ebû Muhammed! Sen, her yerden geçib gittin! Daha ne zamana ve nereye kadar geçib gideceksin? Hayırlardan bir çoklarını kaçırdın! Geride kalan daha bir çok hayır var! Hemen Resûlullâh’a git Müslüman ol selamete er. Resûlullâh (s.a.v), insanların en iyisi insanların akrabalık haklarını en çok gözeteni, insanların en sabırlısı, en ağır başlısı, ve en uslusu, en yumuşak huylusudur. Onun şerefi seninde şerefindir. Onun güçlülüğü, üstünlüğü seninde güçlülüğün ve üstünlüğündür!”dedi “-Öyle ise, ben seninle birlikte çıkar ona giderim!”dedim.Hemen onunla birlikte yola çıkıb, Batha’da bulunan Resûlullâh’ın yanına vardım. Ebû Bekr ve Ömer (r.a), O’nun yanında bulunuyorlardı. Resûlullâh (s.a.v)’in başucunda durdum.Ebû Zerr’e daha önce: “-O’na selam verileceği zaman ne söylenir?”diye sormuştum. “-Esselamü Âleyke Eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berekatuhu! Allâh’ın selâmı rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Yâ Resûlallâh!”Resûlullâh (s.a.v)’e böyle selâm verdim. Resûlullâh (s.a.v)’de: “-Ve aleyküm selâm yâ Hûvaytıb! Senin üzerinede olsun Huveytıb!” buyurdular.Hemen Eşhedü en la ilâhe illallâh ve Enneke Resûlullâh! Şehâdet ederim ki, Allâh’dan başka ilah yoktur. Ve, hiç şübhesiz sende Allâh’ın Resülüsün!”dedim.Bunun üzerine, Resûlullâh (s.a.v): “-Hamd olsun o Allâh’a ki, seni hidayete doğru yola erdirdi!” buyur-dular. Benim Müslüman olmama sevindi. 1Huveytib bin Abdülûzza daha sonra Huneyn Savaşı’na katılmış ve Müellefe-i Kûlub muamelesi görmüştür.Başka bir rivayette: “-Benden ödünç istedi. Ben de ona kırk bin dirhem verdim. Huneyn ve Tâif Seferleri’nde Resûlullâh (s.a.v) ile beraber bulundum. Huneyn ğanimetlerinden bana yüz deve verdi!” 2Huveytıb bin Abdülûzza (r.a) daha sonra ki yıllarda Mekke’de ki evini 40.000 dinara Muâviye bin Ebû Süfyan’a satarak Medine’ye gelip yerleşti, ve ölünceye kadar orada yaşadı. Mekke’deki evin Muâviye’ye kırk bin dinara sattı. İnsanlardan kimileri bu satışı parasını çok görünce, şöyle dedi: “-Yanında beş çocuğu bulunan için bu meblağ çok mudur?” 3Halife Hz.Ömer (r.a) ve Hz.Osman dönemlerinde Mescid-i Harâm’ın sınırlarının tesbiti ve tamiriyle görevlendirilenler arasında yer aldı.Huveytıb bin Abdülûzza (r.a)’ın Resûlullâh (s.a.v)’ın muhterem hanımlarından Sevde bint-i Zem’a (r.a)’nın kız kardeşi Ümmü Külsüm bint-i Zem’a ile evliliğinden Ebu’l-Hakem, yine, Resûlullâh (s.a.v)’ın diğer muhterem hanımlarından Ümmü Habibe bint-i Ebû Süfyân (r.a)’nın kız kadeşi Ümeyye’nin kızından kendisiyle birlikte Müslüman olan Ebû Süfyan adlı oğlu doğdu. Enise bint-i Hafs bin el-Ahnef’ten Abdurrahman adında bir oğlu olmuştu. Bazı kaynaklarda ise; Hûvaytıb’ın, Resûlullâh (s.a.v)’ın eşlerinden Mâriyetü’l-Kibtiye’nin kız kardeşi Sirin el-Kibtiye ile evlendiği de kayd edilmektedir. Sirin, ilk önce Hassan bin Sabit ile evliydi. Bu çok zayıf bir rivayet olsa gerek.Huveytıb bin Abdülûzza (r.a) Hicri 54. Miladi 674 yıllarında 120 yaşlarında vefat etti. Onun Hicri 53. Miladi 673 yılında cihad amacıyla gittiği Şam’da öldüğü de söylenmektedir.Devletin işlerinde çalışma karşılığında ücretin alınabileceğıne dair Huveytıb’ın, Abdullah bin Sa’di’den rivâyet ettiği hadis, Ahmed İbn-i Hanbel’in el-Müsned’inde Buhâri’nin el-Câmiu’s-Sahihi ve Nesâi’nin es-Sünen’inde yeralmaktadır. Kendisinden oğlu Ebû Süfyan, Saib bin Yezid, Abdullah bin Büreyde el-Eslemi ve Ebû Necih el-Mekki ondan rivâyette bulunmuşlardır. 4Huvaytıb bin Abdüluzza 120 yıl yaşadı. Hayatının 60 yılını cahiliyede 60 yılını İslam’da geçirdi.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-15-314
2- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-1-181
3- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-1-546-No-1884
4- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-18-430-431