Hucr Bin Adiy Kimdir? Baba Adı : Adiy bin Muâviye İbn-ü’l Edber.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hz.Ali (r.a), taraftarlığı sebebiyle Muâviye bin Ebû Süfyan döneminde Merciazrâ zindanlarında öldürüldü.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Ubeydullah, Abdurrahman,
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hucr bin Adiy bin Muâviye bin Cebele bin Adiy bin Rebia bin Muâviye bin İkramin bin Hâris bin Muâviye bin Sevr bin Murti’ bin Muâviye bin Kinde el-Kindi.
Lakap ve Künyesi : Hucrü’l-Hayr, İbn-ül Edber.
Kimlerle Akraba idi : Hani’ bin Adiy ile kardeştirler.
Hucr bin Adiy (r.a), sahabenin önemli simalarındandır. Hangi tarihte doğduğu ve İslamiyeti ne zaman kabullendiği ise belli değildir. Hucr (r.a), Câhiliye devrinde doğdu. Faziletleri dolaysıyla Hucrü’l-Hayr diye anılır. Babası Câhiliye devrinde bir savaştan kaçarken arkasından kılıçla yara-landığı için Edber lakabıyla anıldığından kendisine Hucr bin Edber’de denilmiştir. İbn-i Sa’d Hucr’u Kûfeli ilk tâbiin tabakası içinde Hz.Ali’den rivâyette bulunanlar arasında saymakla birlikte kardeşi Hâni’ bin Adiy ile beraber Resûlullâh’a elçi olarak geldiğine ve Sahâbi olduğuna dair bir rivayeti de eserinde kaydeder.İbn-i Hibbân da Hucr’u tâbiinden saymıştır. Zehebi’ye göre ise; Resûlullâh (s.a.v)’e gelen kabile temsilcilerinden olan Hucr (r.a) mücahid ve âbid bir sahâbidir. Hucr (r.a)’ın herhangi bir ğazve veya seriyyede bulunduğuna dair bilgi yoktur. Doğrudan Resûlullâh (s.a.v)’den rivâyette bulunmamıştır. Ancak Resûlullâh’ın vefâtından hemen sonra birinci halife Hz.Ebû Bekr (r.a) döneminde Suriye de bazı yerlerin fethinde, İkinci halife Hz.Ömer (r.a), devrinde Kâdisiye’de bulunması onun sahâbi olma ihtimalini güçlendirmektedir.Nitekim sahâbilerin biyografilerine dair eserlerde kendisine de yer verilmiştir. Hucr’un sahâbi sayılmasını Şiiler’in bir arzusu olarak değer-lendiren Lammens, eski kaynaklarda onun sahâbi olduğuna dair herhangi bir rivâyetin bulunmadığını söyler. Hicri 16-17. Miladi 637-38 yıllarında meydana gelen Celûle Savaşı’nda ordunun sağ kanadına kumanda eden Hucr (r.a)’ın Hulvân’ın fethinde gösterdiği kahramanlıklar Sa’d bin Ebû Vakkas (r.a) tarafından övülmüş, kendisine Kâdisiye ve ondan sonraki önemli savaşlara katılanlara verilen 2500 dirhem atiyye tahsis edilmiştir. 1Hucr (r.a)’ı en çok Resûlullâh (s.a.v)’ın vefatı’ndan sonraki savaş-larda görüyoruz. Özellikle İrak taraflarındaki savaşlarda. ismi çok zikir edilir. Hucr bin Adiy (r.a) Kadisiye Savaşı’nda askerlere:“-Düşmanlarınızla karşı karşıya gelmenize mâni olan şu nehri, Dicle’yi geçmekten sizi yıldıran nedir? Allâh Kitabında: “-Herkes Allâh’ın takdir ettiği ecele uygun olarak Allâh’ın izniyle ölür!” buyurmaktadır, dedi. 2Sonra’da Sa’d bin Ebû Vakkas (r.a) atını nehre sürdü. Bunu gören Müslümanlar peşinden nehre daldılar. Bu olay karşısında düşmanlar: “-Vay canına! Bunlar insan değil ifrit!” diyerek, selâmeti kaçmakta buldular. 3Hucr (r.a), Cemel Vak’ası’nda ve Sıffın Savaşı’nda Hz.Ali’nin taraf-ında kumandan olarak görevde bulundu. Hz.Ali, onu Sıffın Savaşı’ndan sonra dört bin kişilik bir orduyla Dahhâk bin Kays’ın üzerine gönderdi. Hz.Ali’nin şehid edilmesinden sonra Hucr Kûfe’ye yerleşti.Buraya tayin edilen valilerin, Hz.Ali (r.a) ve onun taraftarları âley-hinde ki söylenen sözleri, bilhassa Emeviler’ın saltanatını bir türlü içine sindiremeyen Hucr (r.a) ve arkadaşlarını rahatsız etmişti. Kûfe Valisi Muğire bin Şu’be’nin Muâviyenin tavsiyelerine uyarak Cuma hutbelerinde Hz.Ali ve taraftarlarına ağır bir dille sövmesine ve Hz.Osman’ı överek onun katilini kınayan konuşmalar yapmasına Hucr bin Adiy (r.a) şiddetle tepki gösterdi.Muğire bin Şu’be’nin yerdiklerinin kendisinden daha faziletli oldu-ğunu camide yüzüne karşı söyledi. Hatta Muâviye’nin istediği bazı malları götürmek üzere Muğire tarafından hazırlanan kervanın önünü keserek mal-lara el koydu. Muâviye’nin bu olaylar üzerine Muğire’yi valilikten azledib yerine Ziyâd bin Ebih’i tayin ettiği rivayeti doğru değildir.Muğire’nin ölümünden sonra Basra valiliği de uhdesinde kalmak üzere Kûfe’ye vali tayin edilen Ziyâd, Emeviler’e karşı muhalif tavrını sürdüren Hucr bin Adiy’i çağırtarak kendisinin de Hz.Ali’yi sevdiğini, ancak şartların değiştiğini, Muâviye’ye karşı duyduğu kin ve nefretin sevgi ve dostluğa dönüştüğünü söyledi. Onun otoritesini sarsacak söz ve davra-nışlardan kaçındığı takdirde bütün ihtiyaçlarının karşılanacağını bildirdi. Ancak Hucr (r.a), bu teklifi reddetti.Ziyâd, Kûfe’de kendi yerine Amr bin Hureys’i bırakıp Basra’ya gidince Hucr vali vekilini herkesin içinde eleştirib yerden avuçladığı çakıl taşlarını ona doğru fırlattı. Etrafındaki 3000 kadar taraftarının kendisiyle beraber hareket etmesi ve mescide gelişlerinde kalabalık bir grup oluştur-maları üzerine Amr bin Hureys durumu bir mektubla Ziyâd’a bildirdi.Kısa bir müddet sonra Kûfe’ye dönen Ziyâd, yaptığı konuşmada Hucr ve arkadaşlarının Muâviye’ye itaata mecbur olduklarını, isyankâr tavırlarını sürdürdükleri takdirde sonlarının kötü olacağını bildirdi. Hucr ona sert bir şekilde karşılık verince Ziyâd Kûfe eşrafına çatarak kendisini yeterince desteklemediklerini söyledi. Bunun üzerine Kûfe eşrafı Hucr’un taraftarları arasında bulunan akrabalarını ikna edip geri çekince onun yanında az sayıda adamı kaldı. Ardından da Hucr bin Adiy tutuklandı.Ziyâd, Hucr bin Adiy ve arkadaşlarını silâhlı ayaklanma ile suçlayan bir iddianâme kaleme aldı ve yetmiş şâhidi buna imza attırttı. Hucr’un âleyhine şahidlik yapanların yazılı ifadeleri alındı. Şahidliğine baş vuru-lanlar arasında bulunan kadı Şüreyh ile Hz.Ali’nin talebelerinden fakih Şüreyh bin Hâni, Hucr’un ibadete düşkün bir kimse olduğunu söyleyerek öldürülmemesi gerektiğini ima ettiler.Hucr (r.a), hepsi Kûfeli olan on iki veya on dört arkadaşı ile birlikte Muâviye’nin isteği üzerine Suriye’ye gönderildi ve Dımaşk yakınlarında bizzat fethinde bulunduğu Merciazrâ denilen yerde hapsedildi. Muâviye, Ziyâd’ın Hucr ve arkadaşlarını bir daha Kûfe’ye göndermemesini taleb eden mektubunu alınca altı kişinin salıverilmesine, Hucr’un ve geride kalan arkadaşlarının da Hz.Ali’yi lânetledikleri ve ondan teberri ettiklerini söyledikleri takdirde serbest bırakılmasına, aksi taktirde, öldürülmesine karar verdi. Bu teklifi kabul etmemeleri üzerine Hucr bin Adiy (r.a) ve arkadaşları öldürüldü.Rivâyete göre: Hucr (r.a) öldürülmeden önce abdest alıp iki rek’at namaz kılmış, üzerindeki zincirlerin çözülmemesini ve kanının yıkanma-dan defnedilmesini vasiyet etmiş, böylece zulmen öldürüldüğünü ve şehid sayılacağını anlatmak istemiştir. Onun bu sözleri, İbn-i Sirin gibi bazı âlimlerin şehidlerin defnedilmesiyle ilgili görüşlerine delil teşkil etmiştir.Şia’nın Emeviler tarafından öldürülen ilk Şii olarak kabul ettiği Hucr (r.a)’ın Merciazrâ daki kabri üzerine daha sonra bir mescid yapılmış ve burası ziyaretğah olmuştur.Hz.Âişe (r.a), Hucr bin Adiy’in Dımaşk’a gönderildiğini duyunca Abdurranman bin Hâris’le Muâviye’ye bir mektub gönderib Hucr (r.a) ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını istemiş, ancak Abdurrahman Hucr’un katlinden sonra Dımaşk’a ulaşabilmiştir. Daha sonra Muâviye Medine’ye gidip Hz.Âişe’yi ziyaret ettiğinde Hz.Âişe, onu, Hucr ve arkadaşlarını öldürdüğü için azarlamış, Muâviye ise öldürülmelerinde ümmet için fayda gördüğünü söyleyerek kendini savunmuş ve onları âleyhlerine şahidlik yapanların ifadeleri üzerine öldürdüğünü ileri sürmüştür.Bir rivâyete göre:Hz.Âişe (r.a), Muâviye’ye Resûlullâh (s.a.v)’ın Merciazrâ’da bir takım insanların öldürüleceğini, bunun Allâh’ı ve ehl-i semâyı ğazablan-dıracağını söylediğini bildirmiştir.Hadisi İbn-i Mübarek ibn-i Lehia’dan mevkuf olarak nakletmiş olup buna göre Hz.Ali (r.a)’ın Azra’da yedi kişinin öldürüleceğini ve onları öldürenlerin Ashâbü’l-Uhdud gibi olduklarını haber vermiştir.İbn-i Hacer, yer belirtmeyen benzer merfû bir rivâyeti râvilerin zayıf olması ve senedinde inkıtâ bulunması sebebiyle zayıf kabul etmiştir.Hucr’un öldürülmesi birçok kimseyi üzmüş, Ziyâd’ın Horasan’a vali tayin ettiği Rebi’ bin Ziyâd el-Hârisi üzüntüsünden dolayı vefat etmiştir. Medine’de bu olaylardan haberdar olan Abdullah İbn-i Ömer (r.a), çok ağlamıştır. Hassan-ı Basri’de olaydan duyduğu infiali dile getirmiştir.Hucr (r.a)’ın iki oğlu Ubeydullah ile Abdurrahman’da Hz.Ali taraf-tarlığı yüzünden öldürülmüştür. Çokça namaz kılıb oruç tutan, duası makbul, iyiliği tavsiye eden, kötülüklere karşı çıkan bir kişi olarak tanınan Hucr bin Adiy (r.a), Hz.Ali, Ammar İbn-i Yâsir ve Şerâhil bin Mürre’den hadis almış, kendisinden de mevlâsı Ebû Leylâ el-Kindi, Ebû’l Bahteri Said bin Firûz et-Tâi, Abdurrahman bin Âbis rivâyette bulunmuştur. 4El-İsabe de İbn-i Hacer ise farklı olarak şunları nakleder:Ahmed İbn-i Hanbel ez-Zühd’de, Hâkim el-Müstedrek’de, İbn-i Sirin tarikiyle rivayet ettiler dedi ki:“-Ziyad hutbeyi uzattı. Hucr bin Adiy: “-Namaz! Namaz!”diye seslendi.Fakat Ziyad aldırmadan hutbesine devam edince, hem kendi, hem de cemaat Ziyad’ı taşa tuttular. Ziyad hutbeden inip, derhal Muâviye’ye bir mektub yazdı, durumu bildirdi. Muâviye ona, onu kendisine göndermesini yazdı. Hucr Şam’a getirilince Muâviye’ye: “-Esselâmu Âleyke ya Emiri’l-Mü’minin!”diye selâm verdi.Muâviye bin Ebû Süfyan: “-Ben Mü’minlerin emiri miyim?”diye sorunca, o: “-Evet!”diye cevab verdi.Muâviye derhal onun öldürülmesini emretti.Adam şu vasiyette bulundu: “-Ellerimdeki kelepçeyi çıkarmayın. Kanlarımı da yıkamayın! Ben Arasat Meydanında Muâviye ile bu vaziyette karşılaşacağım, ve ondan dâvacı olacağım!”Rüyani, Taberâni ve Hâkim, Ebû İshak tarikiyle rivayet ettiler. Dedi ki: Hucr bin Adiy’in şöyle dediğini duydum: “-Dikkat edin! Ben yaptığım alış veriş üzereyim! Onu feshetmem ve ondan vaz geçmem!”İbrahim bin el-Cüneyd el-Evliya adlı eserinde mukatı’ bir senedle şöyle rivayet etti:“-Hucr bin Adîy (r.a) cünüb oldu. Ğardiyana dedi ki: “-Benim İçeceğim suyu getir, onunla gusül edeyim. Yarın da içecek bir şey vermezsin!”dedi.Ğardiyan: “-Sana yarınki suyu da verirsem, susuzluktan ölmenden korkarım. Muâviye de beni öldürür! Onun için korkarım, bunu yapamam”dedi.Bunun üzerine Hucr (r.a) Allâh’a dua etti. Gökteki bulut ona bir anda yağmur boşalttı. Hucr (r.a) o sudan ihtiyacı kadar su alıb ihtiyacını gördü. Arkadaşlarıı ona şöyle dediler: “-Madem böyle haydi ne duruyorsun, kurtulmamız için de duâ et!”Hucr bin Adiyy (r.a): “-Allâh’ım bizim için hayırlı olanı nasib et!”diye duâ etti.Bu duadan çok geçmeden Hucr bin Adiyy ve bir grub Müslüman bir şehid edildiler.İbn-i Ebi’d-Dünya, Hâkim, Ömer bin Şebbe, İbn-i Avn tarikiyle, Nâfi’den rivayet ettiler. Dedi ki: “-Hucr bin Adiy götülününce İbn-i Ömer ondan haber bekliyordu. Çarşıdayken kendisine onun öldürüldüğü haberi verildi. Hemen kuşağını çözüb arkasını çevirdi ve ağlamaya başladı!”Halife, Ebû Ubeyd ve birçokları şöyle dedi: “-Hicri 51. yılda öldürüldü. Ya’kub bin İbrahim bin Sa’d şöyle dedi: hicri 53. yılında öldürüldü!”İbn-i el-Kelbi der ki: “-Hucr bin Adiy’in Abdullah ve Abdurrahman adında iki oğlu vardı. Mus’ab’a yenik düşen Muhtar’la beraber öldürüldüler. Amcalarının oğlu Muâz bin Hani’ bin Adiy ise, Şam’a kaçtı. Amcalarının oğlu Hani’ bin el-Ca’d bin Adiy Kûfe’nin eşrafındandı!” 5Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-18-277
2- Al-i İmran-145
3- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-4-1358
4- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-18-277-278
5- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-1-476-No-1631
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hz.Ali (r.a), taraftarlığı sebebiyle Muâviye bin Ebû Süfyan döneminde Merciazrâ zindanlarında öldürüldü.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Ubeydullah, Abdurrahman,
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hucr bin Adiy bin Muâviye bin Cebele bin Adiy bin Rebia bin Muâviye bin İkramin bin Hâris bin Muâviye bin Sevr bin Murti’ bin Muâviye bin Kinde el-Kindi.
Lakap ve Künyesi : Hucrü’l-Hayr, İbn-ül Edber.
Kimlerle Akraba idi : Hani’ bin Adiy ile kardeştirler.
Hucr Bin Adiy'in Hayatı
Hucr bin Adiy (r.a), sahabenin önemli simalarındandır. Hangi tarihte doğduğu ve İslamiyeti ne zaman kabullendiği ise belli değildir. Hucr (r.a), Câhiliye devrinde doğdu. Faziletleri dolaysıyla Hucrü’l-Hayr diye anılır. Babası Câhiliye devrinde bir savaştan kaçarken arkasından kılıçla yara-landığı için Edber lakabıyla anıldığından kendisine Hucr bin Edber’de denilmiştir. İbn-i Sa’d Hucr’u Kûfeli ilk tâbiin tabakası içinde Hz.Ali’den rivâyette bulunanlar arasında saymakla birlikte kardeşi Hâni’ bin Adiy ile beraber Resûlullâh’a elçi olarak geldiğine ve Sahâbi olduğuna dair bir rivayeti de eserinde kaydeder.İbn-i Hibbân da Hucr’u tâbiinden saymıştır. Zehebi’ye göre ise; Resûlullâh (s.a.v)’e gelen kabile temsilcilerinden olan Hucr (r.a) mücahid ve âbid bir sahâbidir. Hucr (r.a)’ın herhangi bir ğazve veya seriyyede bulunduğuna dair bilgi yoktur. Doğrudan Resûlullâh (s.a.v)’den rivâyette bulunmamıştır. Ancak Resûlullâh’ın vefâtından hemen sonra birinci halife Hz.Ebû Bekr (r.a) döneminde Suriye de bazı yerlerin fethinde, İkinci halife Hz.Ömer (r.a), devrinde Kâdisiye’de bulunması onun sahâbi olma ihtimalini güçlendirmektedir.Nitekim sahâbilerin biyografilerine dair eserlerde kendisine de yer verilmiştir. Hucr’un sahâbi sayılmasını Şiiler’in bir arzusu olarak değer-lendiren Lammens, eski kaynaklarda onun sahâbi olduğuna dair herhangi bir rivâyetin bulunmadığını söyler. Hicri 16-17. Miladi 637-38 yıllarında meydana gelen Celûle Savaşı’nda ordunun sağ kanadına kumanda eden Hucr (r.a)’ın Hulvân’ın fethinde gösterdiği kahramanlıklar Sa’d bin Ebû Vakkas (r.a) tarafından övülmüş, kendisine Kâdisiye ve ondan sonraki önemli savaşlara katılanlara verilen 2500 dirhem atiyye tahsis edilmiştir. 1Hucr (r.a)’ı en çok Resûlullâh (s.a.v)’ın vefatı’ndan sonraki savaş-larda görüyoruz. Özellikle İrak taraflarındaki savaşlarda. ismi çok zikir edilir. Hucr bin Adiy (r.a) Kadisiye Savaşı’nda askerlere:“-Düşmanlarınızla karşı karşıya gelmenize mâni olan şu nehri, Dicle’yi geçmekten sizi yıldıran nedir? Allâh Kitabında: “-Herkes Allâh’ın takdir ettiği ecele uygun olarak Allâh’ın izniyle ölür!” buyurmaktadır, dedi. 2Sonra’da Sa’d bin Ebû Vakkas (r.a) atını nehre sürdü. Bunu gören Müslümanlar peşinden nehre daldılar. Bu olay karşısında düşmanlar: “-Vay canına! Bunlar insan değil ifrit!” diyerek, selâmeti kaçmakta buldular. 3Hucr (r.a), Cemel Vak’ası’nda ve Sıffın Savaşı’nda Hz.Ali’nin taraf-ında kumandan olarak görevde bulundu. Hz.Ali, onu Sıffın Savaşı’ndan sonra dört bin kişilik bir orduyla Dahhâk bin Kays’ın üzerine gönderdi. Hz.Ali’nin şehid edilmesinden sonra Hucr Kûfe’ye yerleşti.Buraya tayin edilen valilerin, Hz.Ali (r.a) ve onun taraftarları âley-hinde ki söylenen sözleri, bilhassa Emeviler’ın saltanatını bir türlü içine sindiremeyen Hucr (r.a) ve arkadaşlarını rahatsız etmişti. Kûfe Valisi Muğire bin Şu’be’nin Muâviyenin tavsiyelerine uyarak Cuma hutbelerinde Hz.Ali ve taraftarlarına ağır bir dille sövmesine ve Hz.Osman’ı överek onun katilini kınayan konuşmalar yapmasına Hucr bin Adiy (r.a) şiddetle tepki gösterdi.Muğire bin Şu’be’nin yerdiklerinin kendisinden daha faziletli oldu-ğunu camide yüzüne karşı söyledi. Hatta Muâviye’nin istediği bazı malları götürmek üzere Muğire tarafından hazırlanan kervanın önünü keserek mal-lara el koydu. Muâviye’nin bu olaylar üzerine Muğire’yi valilikten azledib yerine Ziyâd bin Ebih’i tayin ettiği rivayeti doğru değildir.Muğire’nin ölümünden sonra Basra valiliği de uhdesinde kalmak üzere Kûfe’ye vali tayin edilen Ziyâd, Emeviler’e karşı muhalif tavrını sürdüren Hucr bin Adiy’i çağırtarak kendisinin de Hz.Ali’yi sevdiğini, ancak şartların değiştiğini, Muâviye’ye karşı duyduğu kin ve nefretin sevgi ve dostluğa dönüştüğünü söyledi. Onun otoritesini sarsacak söz ve davra-nışlardan kaçındığı takdirde bütün ihtiyaçlarının karşılanacağını bildirdi. Ancak Hucr (r.a), bu teklifi reddetti.Ziyâd, Kûfe’de kendi yerine Amr bin Hureys’i bırakıp Basra’ya gidince Hucr vali vekilini herkesin içinde eleştirib yerden avuçladığı çakıl taşlarını ona doğru fırlattı. Etrafındaki 3000 kadar taraftarının kendisiyle beraber hareket etmesi ve mescide gelişlerinde kalabalık bir grup oluştur-maları üzerine Amr bin Hureys durumu bir mektubla Ziyâd’a bildirdi.Kısa bir müddet sonra Kûfe’ye dönen Ziyâd, yaptığı konuşmada Hucr ve arkadaşlarının Muâviye’ye itaata mecbur olduklarını, isyankâr tavırlarını sürdürdükleri takdirde sonlarının kötü olacağını bildirdi. Hucr ona sert bir şekilde karşılık verince Ziyâd Kûfe eşrafına çatarak kendisini yeterince desteklemediklerini söyledi. Bunun üzerine Kûfe eşrafı Hucr’un taraftarları arasında bulunan akrabalarını ikna edip geri çekince onun yanında az sayıda adamı kaldı. Ardından da Hucr bin Adiy tutuklandı.Ziyâd, Hucr bin Adiy ve arkadaşlarını silâhlı ayaklanma ile suçlayan bir iddianâme kaleme aldı ve yetmiş şâhidi buna imza attırttı. Hucr’un âleyhine şahidlik yapanların yazılı ifadeleri alındı. Şahidliğine baş vuru-lanlar arasında bulunan kadı Şüreyh ile Hz.Ali’nin talebelerinden fakih Şüreyh bin Hâni, Hucr’un ibadete düşkün bir kimse olduğunu söyleyerek öldürülmemesi gerektiğini ima ettiler.Hucr (r.a), hepsi Kûfeli olan on iki veya on dört arkadaşı ile birlikte Muâviye’nin isteği üzerine Suriye’ye gönderildi ve Dımaşk yakınlarında bizzat fethinde bulunduğu Merciazrâ denilen yerde hapsedildi. Muâviye, Ziyâd’ın Hucr ve arkadaşlarını bir daha Kûfe’ye göndermemesini taleb eden mektubunu alınca altı kişinin salıverilmesine, Hucr’un ve geride kalan arkadaşlarının da Hz.Ali’yi lânetledikleri ve ondan teberri ettiklerini söyledikleri takdirde serbest bırakılmasına, aksi taktirde, öldürülmesine karar verdi. Bu teklifi kabul etmemeleri üzerine Hucr bin Adiy (r.a) ve arkadaşları öldürüldü.Rivâyete göre: Hucr (r.a) öldürülmeden önce abdest alıp iki rek’at namaz kılmış, üzerindeki zincirlerin çözülmemesini ve kanının yıkanma-dan defnedilmesini vasiyet etmiş, böylece zulmen öldürüldüğünü ve şehid sayılacağını anlatmak istemiştir. Onun bu sözleri, İbn-i Sirin gibi bazı âlimlerin şehidlerin defnedilmesiyle ilgili görüşlerine delil teşkil etmiştir.Şia’nın Emeviler tarafından öldürülen ilk Şii olarak kabul ettiği Hucr (r.a)’ın Merciazrâ daki kabri üzerine daha sonra bir mescid yapılmış ve burası ziyaretğah olmuştur.Hz.Âişe (r.a), Hucr bin Adiy’in Dımaşk’a gönderildiğini duyunca Abdurranman bin Hâris’le Muâviye’ye bir mektub gönderib Hucr (r.a) ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını istemiş, ancak Abdurrahman Hucr’un katlinden sonra Dımaşk’a ulaşabilmiştir. Daha sonra Muâviye Medine’ye gidip Hz.Âişe’yi ziyaret ettiğinde Hz.Âişe, onu, Hucr ve arkadaşlarını öldürdüğü için azarlamış, Muâviye ise öldürülmelerinde ümmet için fayda gördüğünü söyleyerek kendini savunmuş ve onları âleyhlerine şahidlik yapanların ifadeleri üzerine öldürdüğünü ileri sürmüştür.Bir rivâyete göre:Hz.Âişe (r.a), Muâviye’ye Resûlullâh (s.a.v)’ın Merciazrâ’da bir takım insanların öldürüleceğini, bunun Allâh’ı ve ehl-i semâyı ğazablan-dıracağını söylediğini bildirmiştir.Hadisi İbn-i Mübarek ibn-i Lehia’dan mevkuf olarak nakletmiş olup buna göre Hz.Ali (r.a)’ın Azra’da yedi kişinin öldürüleceğini ve onları öldürenlerin Ashâbü’l-Uhdud gibi olduklarını haber vermiştir.İbn-i Hacer, yer belirtmeyen benzer merfû bir rivâyeti râvilerin zayıf olması ve senedinde inkıtâ bulunması sebebiyle zayıf kabul etmiştir.Hucr’un öldürülmesi birçok kimseyi üzmüş, Ziyâd’ın Horasan’a vali tayin ettiği Rebi’ bin Ziyâd el-Hârisi üzüntüsünden dolayı vefat etmiştir. Medine’de bu olaylardan haberdar olan Abdullah İbn-i Ömer (r.a), çok ağlamıştır. Hassan-ı Basri’de olaydan duyduğu infiali dile getirmiştir.Hucr (r.a)’ın iki oğlu Ubeydullah ile Abdurrahman’da Hz.Ali taraf-tarlığı yüzünden öldürülmüştür. Çokça namaz kılıb oruç tutan, duası makbul, iyiliği tavsiye eden, kötülüklere karşı çıkan bir kişi olarak tanınan Hucr bin Adiy (r.a), Hz.Ali, Ammar İbn-i Yâsir ve Şerâhil bin Mürre’den hadis almış, kendisinden de mevlâsı Ebû Leylâ el-Kindi, Ebû’l Bahteri Said bin Firûz et-Tâi, Abdurrahman bin Âbis rivâyette bulunmuştur. 4El-İsabe de İbn-i Hacer ise farklı olarak şunları nakleder:Ahmed İbn-i Hanbel ez-Zühd’de, Hâkim el-Müstedrek’de, İbn-i Sirin tarikiyle rivayet ettiler dedi ki:“-Ziyad hutbeyi uzattı. Hucr bin Adiy: “-Namaz! Namaz!”diye seslendi.Fakat Ziyad aldırmadan hutbesine devam edince, hem kendi, hem de cemaat Ziyad’ı taşa tuttular. Ziyad hutbeden inip, derhal Muâviye’ye bir mektub yazdı, durumu bildirdi. Muâviye ona, onu kendisine göndermesini yazdı. Hucr Şam’a getirilince Muâviye’ye: “-Esselâmu Âleyke ya Emiri’l-Mü’minin!”diye selâm verdi.Muâviye bin Ebû Süfyan: “-Ben Mü’minlerin emiri miyim?”diye sorunca, o: “-Evet!”diye cevab verdi.Muâviye derhal onun öldürülmesini emretti.Adam şu vasiyette bulundu: “-Ellerimdeki kelepçeyi çıkarmayın. Kanlarımı da yıkamayın! Ben Arasat Meydanında Muâviye ile bu vaziyette karşılaşacağım, ve ondan dâvacı olacağım!”Rüyani, Taberâni ve Hâkim, Ebû İshak tarikiyle rivayet ettiler. Dedi ki: Hucr bin Adiy’in şöyle dediğini duydum: “-Dikkat edin! Ben yaptığım alış veriş üzereyim! Onu feshetmem ve ondan vaz geçmem!”İbrahim bin el-Cüneyd el-Evliya adlı eserinde mukatı’ bir senedle şöyle rivayet etti:“-Hucr bin Adîy (r.a) cünüb oldu. Ğardiyana dedi ki: “-Benim İçeceğim suyu getir, onunla gusül edeyim. Yarın da içecek bir şey vermezsin!”dedi.Ğardiyan: “-Sana yarınki suyu da verirsem, susuzluktan ölmenden korkarım. Muâviye de beni öldürür! Onun için korkarım, bunu yapamam”dedi.Bunun üzerine Hucr (r.a) Allâh’a dua etti. Gökteki bulut ona bir anda yağmur boşalttı. Hucr (r.a) o sudan ihtiyacı kadar su alıb ihtiyacını gördü. Arkadaşlarıı ona şöyle dediler: “-Madem böyle haydi ne duruyorsun, kurtulmamız için de duâ et!”Hucr bin Adiyy (r.a): “-Allâh’ım bizim için hayırlı olanı nasib et!”diye duâ etti.Bu duadan çok geçmeden Hucr bin Adiyy ve bir grub Müslüman bir şehid edildiler.İbn-i Ebi’d-Dünya, Hâkim, Ömer bin Şebbe, İbn-i Avn tarikiyle, Nâfi’den rivayet ettiler. Dedi ki: “-Hucr bin Adiy götülününce İbn-i Ömer ondan haber bekliyordu. Çarşıdayken kendisine onun öldürüldüğü haberi verildi. Hemen kuşağını çözüb arkasını çevirdi ve ağlamaya başladı!”Halife, Ebû Ubeyd ve birçokları şöyle dedi: “-Hicri 51. yılda öldürüldü. Ya’kub bin İbrahim bin Sa’d şöyle dedi: hicri 53. yılında öldürüldü!”İbn-i el-Kelbi der ki: “-Hucr bin Adiy’in Abdullah ve Abdurrahman adında iki oğlu vardı. Mus’ab’a yenik düşen Muhtar’la beraber öldürüldüler. Amcalarının oğlu Muâz bin Hani’ bin Adiy ise, Şam’a kaçtı. Amcalarının oğlu Hani’ bin el-Ca’d bin Adiy Kûfe’nin eşrafındandı!” 5Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-18-277
2- Al-i İmran-145
3- M.Yusuf Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık-4-1358
4- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-18-277-278
5- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-1-476-No-1631