Hâris Bin Ebi Dırâr Kimdir
اَلحَـارِثُ بْــنُ أبـِي ضِــرَار
Baba Adı : Ebi Dırârü’l-Mustaliki.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Beni Mustalık yurdunda doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Abdullah, Amr, küçük Amr.
Kızları : Hz.Cüveyriye.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hâris bin Ebi Dırâr ve O, Habib bin Hâris bin Aid bin Mâlik bin Cezime,ve O, el-Mustalik bin Sa’d bin Kâ’b bin Amru bin Rebiâ el-Huzâi’ el-Mustaliki’dir.
Lakap ve Künyesi : Ebû Cüveyriye.
Kimlerle Akraba idi : Hz.Cüveyriye (r.a)’in Babası, Resûlullâh’ın kayın babasıdır.
İslâm tarihinde iki tane Hâris bin Dırâr veya Ebû Dırâr adında sahabi vardır. Bunlar bazen karıştırılır. doğrusu şöyle ki:Hâris bin Dırârü’l-Hûzâi, Beni Huzâa’lardan’dır. Beni Mustalıklar Huzâlı’lardan bir oymak olub, Ezdi ve Kâhtani idiler. Beni Mustalıkların sırasıyla ataları Sa’d bin Amr, bin Amir, bin Luhay’dır. Sa’d bin Amr’ın Heya ve Mustalık adlarında iki oğlu vardı. Heya’nın asıl adı Amir idi. Mustalık’ın asıl adı ise; Cezime idi. Resûlullâh (s.a.v)’in muhterem Zevcesi Hz.Cüveyriye’de bu âiledendir.Bu yüzdendir ki, İslâm tarihinde iki tane Hâris bin Dırârü’l-Hûzâi veya Hâris bin Ebi Dırârü’l-Müstaliki isminde sahabi olduğu görülür. Muhtemelen bazı kaynaklarda her ikisinin adının birbirine yakın olması sebebiyle, iki isim üzerinde farklı görüşler ortaya çıkmıştır. İbn-i Esir bu adı taşıyan iki ayrı Sahabiden söz etmiştir. Fakat, İbn-i Hacer el-Askalâni her iki ismin’de aynı kişiler olduğunu belirtmiştir.Allâh-ü Âlem, doğrusu şöyle olsa gerek:Hz.Cüveyriye Validemiz’in babası, Hâris bin Ebi Dırâr’ın nesebi şöyledir: Hâris bin Ebi Dırâr Ebi Dırâr’ın asıl ismi Habib bin el-Hâris bin Âid bin Mâlik bin Cezime’dir Ve o, el-Mustalık bin Sa’d bin Kâ’b bin Âmru bin Rebiâ el-Huzâi el-Müstaliki’dır. Hicretin beşinci yılında Beni Mustalik Savaşı’ndan sonra Medine’ye gelerek Müslüman olmuştur.Diğer Sahâbe ise; Hâris bin Dırârü’l-Huzâi, el-Mustaliki, Künyesi Ebû Mâlik olandır. Beni Temim oğularından Huzâ’lı, Beni Mustalıklar- dandır. Bu Sahabe, Hicretin dokuzuncu yılında İslâmiyeti kabul etmiştir. Her ikisi de amcazâde olup aynı kökendendirler.Hâris bin Ebi Dırâr, Mustalik Oğulları ile Müslümanlar arasında Hicretin beşinci yılı Şâban ayında, Miladi 627. yılın Ocak ayında Hendek Kuşatmasından kısa bir süre önce meydana gelen Müreysi Ğazvesi’nin gerçekleşmesinde kabile reisi olarak önemli rol oynadı.Resûlullâh (s.a.v), Hicretin beşinci yılı, Şaban ayında Beni Mustalık Oğullarının Medine’ye saldırmak için Reisleri Hâris bin Ebi Dırâr’ın asker topladığının haberini alır almaz, Mustalık oğulları üzerine askeri bir sefer hazırladı. Bu sefer, yirmisekiz gün sürdü. Ramazanın birinde Medine’ye dönüldü. Beni Mustalık Ğazasında, esir alınan insanları mücahidler kendi aralarında bölüşdüğü zaman, esirler arasında bulunan, Mustalık oğulları Reisi Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızı Hz.Cüveyriye bint-i Hâris’de Sâbit bin Kays bin Şemmas’la onun amcası oğlunun hissesine düştü.Hz.Cüveyriye Beni Mustalık Reisi Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızı olup Amcasının oğlu Musafi bin Safvan bin Zi’ş-Şefr’le evliydi. Kocası Musafi Beni Mustalık Savaşı’nda öldürülünce, Hz.Cüveyriye (r.a)’da dul kalmıştı. Hz.Cüveyriye dokuz ukiye altın karşılığında, azad edilmek üzere kesişme yapmıştı. Hz.Cüveyriye o zaman yirmi yaşlarında idi.Hz.Âişe (r.a) der ki:“-Cüveyriye, çok güzel bir kadındı. Onu, kim görse hayran kalırdı. Azad edilmek üzere kesismiş olduğu dokuz ukiye altın talebinde bulun-mak üzere Resûlullâh (s.a.v)’e gelmişti. Vallâhi, onu kendi evimin kapısı önünde görünce hoşlanmadım. Benim, Cüveyriye de gördüğüm güzelliği Resûlullâh (s.a.v.)’in de göreceğini biliyordum. Cüveyriye izin isted, ve Resûlullâh (s.a.v)’in yanına vardı: “-Yâ Resûlallâh! Ben, Mustalık Oğullarının Reisi olan Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızıyım. Bildiğin gibi esirlik belasına uğramışım. Sâbit bin Kays bin Şemmas’la amcası oğlunun hissesine düşmüş, kendimi dokuz ukiye altın mukabilinde azadlamak serbest bıraktırmak üzere kesişme (antlaşma) yapmış bulunuyorum. Ödemek zorunda olduğum bu kurtulmalık akçesine Senden yardım dilemeye geldim!”dedi.Resûlullâh (s.a.v)’de ona: “-Senin için bundan daha hayırlı olanı yok mudur?”buyurdular.Cüveyriye: “-Nedir o yâ Resûlallâh?!”diye sordu.Resûlullâh (s.a.v): “-Senin tarafından kurtulmalık akçesini ödemek ve seni zevceliğe kabul etmemdir!”buyurdular.Cüveyriye: “-Olur!”dedi.O sırada, babası Hâris bin Ebi Dırâr’da kızının kurtulmalığı olmak üzere yanına develer alarak, Medine’ye doğru gelmekte idi. Akik Vâdisi’-nde iken develere baktı. İkisine tamah ederek kıyamadı. Onları Akik’de iki dağ arasında kuytu bir yere saklandıktan sonra Resûlullâh (s.a.v)’in yanına Medine’ye geldi. “-Yâ Muhammed!Sen, kızımı esir etmişsin şunlar (şu develer) onun kurtulmalığıdır!”dedi.Resûlullah (s.a.v) de: “- Hepsi bu kadar mı?” dedi. “-Evet olanım bu kadar!”deyince:Resûlullâh (s.a.v): “-Peki, Akik Vâdisi’nde filan dağ arasında, filanca kuytuya saklamış olduğun iki deve nerede kaldı? Onları getirmedin mi?”diye sordu.Hâris, dayanamadı ve Kelime-i Şehâdet getirip Müslüman oldu. Ve şunları söyledi: “-Vallâhi yâ Resûlallâh! Bunu Allâh’dan ğayrı bilen yoktu!” diyerek kendisi ve yanında bulunan oğluyla kavminden yanında bulunan bazı kişi-lerde hemen Müslüman oldular.Resûlullah (s.a.v) Sâbit bin Kays’a haber gönderdi Hz.Cüveyriye’yi ondan istedi. Sâbit bin Kays’da: “-Yâ Resûlallâh! Babam anam sana fedâ olsun! Onu, Size bağışla-dım!”dedi.Resûlullâh (s.a.v)’de kurtulmalık akçesini ödeyip, Hz.Cüveyriye’yi serbest bıraktı. Ve, onu babasına teslim etti. Hz.Cüveyriye bunca olanlar-dan sonra hidayete ermiş ve Müslüman olmuştu. Resûlullâh (s.a.v), onu Zevceliğe kabul etmek üzere babası Hâris bin Ebi Dırâr’dan kızını istedi. O da, bunu kabul etti. Resûlullâh (s.a.v), Hz.Cüveyriye’ye 400 dirhem mehir verdi. Hz.Âişe (r.a) der ki:“-Ben, kavmi için Cüveyriye’den daha hayırlı ve mübarek bir kadın bilmiyorum. Çünkü, onun Resûlullâh (s.a.v) ile evlendiğinin haberi yayı-lınca Müslümanlar ellerindeki esirler için şöyle dediler: “-Resûlullâh’ın hısımlarını biz esir edemeyiz (bunlar dayılarımız)!” deyip serbest bıraktılar. Böylece, o gün 100 kadın azad edilmiş oldu.Başka bir rivayette:Hâris bin Ebi Dırâr, Medine’ye geldiği zaman Resûlullâh (s.a.v)’in huzuruna çıkıp: “-Kızım gibi bir kadın esir olarak tutulamaz! Bu, benim mevkim ve şerefimle bağdaşamaz, onu serbest bırak!”demişti.Resûlullâh (s.a.v): “-Onu, (Cüveyriye’yi) dilediğini tercih etmekte serbest bırakmamızı uyğun görür güzel bulur musun? O kendi tercihini hür iradesiyle yapsın mı? Uygun mudur?”diye sordu:Hâris bin Ebi Dırâr da: “-Yâ Muhammed! En doğrusu da budur. Sen üzerine düşeni yaptın!”Hz.Cüveyriye’yi Resûlullah (s.a.v)’de, babası Hâris’de kendi tercih-ini hür iradesiyle yapması için serbest bıraktılar. Bu özgürlük üzerine Hâris bin Ebi Dırâr, hemen kızının yanına vardı. Baba kız hasret giderib konuşmaya başladılar. “-Kızım bak şu zat seni dilediğin yolu seçmekte serbest bırakmıştır. İstediğini tercih edeceksin. Sakın kızım bizi rezil rüsvay etme!”demişti.Oysa ki böyle yapmakla kızına ilk baskıyı bilerek veya bilmeyerek yapmıştı. Fakat, Hz.Cüveyriye hiç tereddütsüz şu cevabı verdi: “-Ben Resûlullâh (s.a.v)’ı tercih ediyorum!”deyince,Hâris bin Ebi Dırâr: “-Vallahi kızım sen bizi rezil ve rüsvay ettin!”demişti.Resûlullâh (s.a.v)’in zevcesi Hz.Cüveyriye der ki; “-Ben, Resûlullâh (s.a.v)’in Beni Mustalık Seferi’ne gelmeden önce üç gece evvel rüyamda ay’ın Medine’den sanki yürüyüp gömleğime gir-diğini gördüm. Resûlullah gelinceye kadar, bunu halktan hiç kimseye haber vermeyi uyğun görmedim. Resûlullâh, bizim taraflara doğru geldiği sırada, biz Müreysi Kuyusu’nun üzerinde bulunuyorduk. Çok geçmeden tasvir ve tarif edemeyeceğim kadar çok sayıda insanlar, at, ve silahlar görünmüştü. Müslüman olduğum, ve Resûlullâh (s.a.v) tarafından zevceliğe kabul buy-rulduğum zaman Müslümanlara bir baktım. Onlar hiçte evvelce görmüş olduğum gibi çok sayıda değiller, Anladım ki, Allâh tarafından müşriklerin kalblerine korku düşürmek için böyle göstermişti!”Beni Mustalıklar dan Müslüman olan bir zat: “-Biz, ablak atlar üzerinde beyaz adamlar görmüştük ki, onları ne bundan önce nede bundan sonra görmemiştik!”demiştir.Hz.Cüveyriye’nin asıl ismi; Berre idi. Resûlullâh (s.a.v), bu ismi kadıncık, kızcağız manasına gelen Cüveyriye ile değiştirdi. Berre bereket manası olduğu için halk şöyle der: “-Resûlullâh (s.a.v), Berre’nin yanından çıktı, Berre Resûlullâh’ın yanından çıktı!”denilmesinden hoşlanmıyordu.Veya:Resûlullâh (s.a.v) bereketten çıktı, veya bereket Resûlullâh’dan çıktı sözü hoş değildi. Onun için Berre’yi Cüveyriye adına çevirdi. 1Resûlullâh (s.a.v) Cüveyriye ile evlenerek Beni Mustalık Kabilesi ile akraba olduğunu duyan sahabeler: “-Resûlullâh (s.a.v)’ın akraba olduğu bir kabile artık esir kalamaz!” diyerek yanlarında bulunan bütün esirleri serbest bıraktılar.Böylece Hz.Cüveyriye (r.a)’ın kabilesinden yediyüz esirin azad edil-mesine vesile oldu. Ayrıca Beni Mustalık’dan esir edilen bir çok kimse Resûlullâh (s.a.v)’in bu özgür davranışının karşısında Müslüman oldular.Bundan dolayıdır ki, Hz.Âişe Validemiz, Cüveyriye Validemiz için: “-Ben, hiçbir kadın görmedim ki, kavmine Cüveyriye kadar hayrı dokunmuş olsun. Mustalık oğullarından yüz on kişi, Cüveyriye sayesinde esirlikten kurtuldu!”demiş, kuması olmasına rağmen onu takdir etmiştir.Hâris bin Ebi Dırâr’ın hayatının son yıllarında Kûfe’de oturduğu ve rivâyet ettiği hadislerin Kûfeliler’ce bilindiği kaydedilmektedir.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-12-56
اَلحَـارِثُ بْــنُ أبـِي ضِــرَار
Baba Adı : Ebi Dırârü’l-Mustaliki.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Beni Mustalık yurdunda doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Abdullah, Amr, küçük Amr.
Kızları : Hz.Cüveyriye.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hâris bin Ebi Dırâr ve O, Habib bin Hâris bin Aid bin Mâlik bin Cezime,ve O, el-Mustalik bin Sa’d bin Kâ’b bin Amru bin Rebiâ el-Huzâi’ el-Mustaliki’dir.
Lakap ve Künyesi : Ebû Cüveyriye.
Kimlerle Akraba idi : Hz.Cüveyriye (r.a)’in Babası, Resûlullâh’ın kayın babasıdır.
Hâris Bin Ebi Dırâr'ın Hayatı
İslâm tarihinde iki tane Hâris bin Dırâr veya Ebû Dırâr adında sahabi vardır. Bunlar bazen karıştırılır. doğrusu şöyle ki:Hâris bin Dırârü’l-Hûzâi, Beni Huzâa’lardan’dır. Beni Mustalıklar Huzâlı’lardan bir oymak olub, Ezdi ve Kâhtani idiler. Beni Mustalıkların sırasıyla ataları Sa’d bin Amr, bin Amir, bin Luhay’dır. Sa’d bin Amr’ın Heya ve Mustalık adlarında iki oğlu vardı. Heya’nın asıl adı Amir idi. Mustalık’ın asıl adı ise; Cezime idi. Resûlullâh (s.a.v)’in muhterem Zevcesi Hz.Cüveyriye’de bu âiledendir.Bu yüzdendir ki, İslâm tarihinde iki tane Hâris bin Dırârü’l-Hûzâi veya Hâris bin Ebi Dırârü’l-Müstaliki isminde sahabi olduğu görülür. Muhtemelen bazı kaynaklarda her ikisinin adının birbirine yakın olması sebebiyle, iki isim üzerinde farklı görüşler ortaya çıkmıştır. İbn-i Esir bu adı taşıyan iki ayrı Sahabiden söz etmiştir. Fakat, İbn-i Hacer el-Askalâni her iki ismin’de aynı kişiler olduğunu belirtmiştir.Allâh-ü Âlem, doğrusu şöyle olsa gerek:Hz.Cüveyriye Validemiz’in babası, Hâris bin Ebi Dırâr’ın nesebi şöyledir: Hâris bin Ebi Dırâr Ebi Dırâr’ın asıl ismi Habib bin el-Hâris bin Âid bin Mâlik bin Cezime’dir Ve o, el-Mustalık bin Sa’d bin Kâ’b bin Âmru bin Rebiâ el-Huzâi el-Müstaliki’dır. Hicretin beşinci yılında Beni Mustalik Savaşı’ndan sonra Medine’ye gelerek Müslüman olmuştur.Diğer Sahâbe ise; Hâris bin Dırârü’l-Huzâi, el-Mustaliki, Künyesi Ebû Mâlik olandır. Beni Temim oğularından Huzâ’lı, Beni Mustalıklar- dandır. Bu Sahabe, Hicretin dokuzuncu yılında İslâmiyeti kabul etmiştir. Her ikisi de amcazâde olup aynı kökendendirler.Hâris bin Ebi Dırâr, Mustalik Oğulları ile Müslümanlar arasında Hicretin beşinci yılı Şâban ayında, Miladi 627. yılın Ocak ayında Hendek Kuşatmasından kısa bir süre önce meydana gelen Müreysi Ğazvesi’nin gerçekleşmesinde kabile reisi olarak önemli rol oynadı.Resûlullâh (s.a.v), Hicretin beşinci yılı, Şaban ayında Beni Mustalık Oğullarının Medine’ye saldırmak için Reisleri Hâris bin Ebi Dırâr’ın asker topladığının haberini alır almaz, Mustalık oğulları üzerine askeri bir sefer hazırladı. Bu sefer, yirmisekiz gün sürdü. Ramazanın birinde Medine’ye dönüldü. Beni Mustalık Ğazasında, esir alınan insanları mücahidler kendi aralarında bölüşdüğü zaman, esirler arasında bulunan, Mustalık oğulları Reisi Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızı Hz.Cüveyriye bint-i Hâris’de Sâbit bin Kays bin Şemmas’la onun amcası oğlunun hissesine düştü.Hz.Cüveyriye Beni Mustalık Reisi Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızı olup Amcasının oğlu Musafi bin Safvan bin Zi’ş-Şefr’le evliydi. Kocası Musafi Beni Mustalık Savaşı’nda öldürülünce, Hz.Cüveyriye (r.a)’da dul kalmıştı. Hz.Cüveyriye dokuz ukiye altın karşılığında, azad edilmek üzere kesişme yapmıştı. Hz.Cüveyriye o zaman yirmi yaşlarında idi.Hz.Âişe (r.a) der ki:“-Cüveyriye, çok güzel bir kadındı. Onu, kim görse hayran kalırdı. Azad edilmek üzere kesismiş olduğu dokuz ukiye altın talebinde bulun-mak üzere Resûlullâh (s.a.v)’e gelmişti. Vallâhi, onu kendi evimin kapısı önünde görünce hoşlanmadım. Benim, Cüveyriye de gördüğüm güzelliği Resûlullâh (s.a.v.)’in de göreceğini biliyordum. Cüveyriye izin isted, ve Resûlullâh (s.a.v)’in yanına vardı: “-Yâ Resûlallâh! Ben, Mustalık Oğullarının Reisi olan Hâris bin Ebi Dırâr’ın kızıyım. Bildiğin gibi esirlik belasına uğramışım. Sâbit bin Kays bin Şemmas’la amcası oğlunun hissesine düşmüş, kendimi dokuz ukiye altın mukabilinde azadlamak serbest bıraktırmak üzere kesişme (antlaşma) yapmış bulunuyorum. Ödemek zorunda olduğum bu kurtulmalık akçesine Senden yardım dilemeye geldim!”dedi.Resûlullâh (s.a.v)’de ona: “-Senin için bundan daha hayırlı olanı yok mudur?”buyurdular.Cüveyriye: “-Nedir o yâ Resûlallâh?!”diye sordu.Resûlullâh (s.a.v): “-Senin tarafından kurtulmalık akçesini ödemek ve seni zevceliğe kabul etmemdir!”buyurdular.Cüveyriye: “-Olur!”dedi.O sırada, babası Hâris bin Ebi Dırâr’da kızının kurtulmalığı olmak üzere yanına develer alarak, Medine’ye doğru gelmekte idi. Akik Vâdisi’-nde iken develere baktı. İkisine tamah ederek kıyamadı. Onları Akik’de iki dağ arasında kuytu bir yere saklandıktan sonra Resûlullâh (s.a.v)’in yanına Medine’ye geldi. “-Yâ Muhammed!Sen, kızımı esir etmişsin şunlar (şu develer) onun kurtulmalığıdır!”dedi.Resûlullah (s.a.v) de: “- Hepsi bu kadar mı?” dedi. “-Evet olanım bu kadar!”deyince:Resûlullâh (s.a.v): “-Peki, Akik Vâdisi’nde filan dağ arasında, filanca kuytuya saklamış olduğun iki deve nerede kaldı? Onları getirmedin mi?”diye sordu.Hâris, dayanamadı ve Kelime-i Şehâdet getirip Müslüman oldu. Ve şunları söyledi: “-Vallâhi yâ Resûlallâh! Bunu Allâh’dan ğayrı bilen yoktu!” diyerek kendisi ve yanında bulunan oğluyla kavminden yanında bulunan bazı kişi-lerde hemen Müslüman oldular.Resûlullah (s.a.v) Sâbit bin Kays’a haber gönderdi Hz.Cüveyriye’yi ondan istedi. Sâbit bin Kays’da: “-Yâ Resûlallâh! Babam anam sana fedâ olsun! Onu, Size bağışla-dım!”dedi.Resûlullâh (s.a.v)’de kurtulmalık akçesini ödeyip, Hz.Cüveyriye’yi serbest bıraktı. Ve, onu babasına teslim etti. Hz.Cüveyriye bunca olanlar-dan sonra hidayete ermiş ve Müslüman olmuştu. Resûlullâh (s.a.v), onu Zevceliğe kabul etmek üzere babası Hâris bin Ebi Dırâr’dan kızını istedi. O da, bunu kabul etti. Resûlullâh (s.a.v), Hz.Cüveyriye’ye 400 dirhem mehir verdi. Hz.Âişe (r.a) der ki:“-Ben, kavmi için Cüveyriye’den daha hayırlı ve mübarek bir kadın bilmiyorum. Çünkü, onun Resûlullâh (s.a.v) ile evlendiğinin haberi yayı-lınca Müslümanlar ellerindeki esirler için şöyle dediler: “-Resûlullâh’ın hısımlarını biz esir edemeyiz (bunlar dayılarımız)!” deyip serbest bıraktılar. Böylece, o gün 100 kadın azad edilmiş oldu.Başka bir rivayette:Hâris bin Ebi Dırâr, Medine’ye geldiği zaman Resûlullâh (s.a.v)’in huzuruna çıkıp: “-Kızım gibi bir kadın esir olarak tutulamaz! Bu, benim mevkim ve şerefimle bağdaşamaz, onu serbest bırak!”demişti.Resûlullâh (s.a.v): “-Onu, (Cüveyriye’yi) dilediğini tercih etmekte serbest bırakmamızı uyğun görür güzel bulur musun? O kendi tercihini hür iradesiyle yapsın mı? Uygun mudur?”diye sordu:Hâris bin Ebi Dırâr da: “-Yâ Muhammed! En doğrusu da budur. Sen üzerine düşeni yaptın!”Hz.Cüveyriye’yi Resûlullah (s.a.v)’de, babası Hâris’de kendi tercih-ini hür iradesiyle yapması için serbest bıraktılar. Bu özgürlük üzerine Hâris bin Ebi Dırâr, hemen kızının yanına vardı. Baba kız hasret giderib konuşmaya başladılar. “-Kızım bak şu zat seni dilediğin yolu seçmekte serbest bırakmıştır. İstediğini tercih edeceksin. Sakın kızım bizi rezil rüsvay etme!”demişti.Oysa ki böyle yapmakla kızına ilk baskıyı bilerek veya bilmeyerek yapmıştı. Fakat, Hz.Cüveyriye hiç tereddütsüz şu cevabı verdi: “-Ben Resûlullâh (s.a.v)’ı tercih ediyorum!”deyince,Hâris bin Ebi Dırâr: “-Vallahi kızım sen bizi rezil ve rüsvay ettin!”demişti.Resûlullâh (s.a.v)’in zevcesi Hz.Cüveyriye der ki; “-Ben, Resûlullâh (s.a.v)’in Beni Mustalık Seferi’ne gelmeden önce üç gece evvel rüyamda ay’ın Medine’den sanki yürüyüp gömleğime gir-diğini gördüm. Resûlullah gelinceye kadar, bunu halktan hiç kimseye haber vermeyi uyğun görmedim. Resûlullâh, bizim taraflara doğru geldiği sırada, biz Müreysi Kuyusu’nun üzerinde bulunuyorduk. Çok geçmeden tasvir ve tarif edemeyeceğim kadar çok sayıda insanlar, at, ve silahlar görünmüştü. Müslüman olduğum, ve Resûlullâh (s.a.v) tarafından zevceliğe kabul buy-rulduğum zaman Müslümanlara bir baktım. Onlar hiçte evvelce görmüş olduğum gibi çok sayıda değiller, Anladım ki, Allâh tarafından müşriklerin kalblerine korku düşürmek için böyle göstermişti!”Beni Mustalıklar dan Müslüman olan bir zat: “-Biz, ablak atlar üzerinde beyaz adamlar görmüştük ki, onları ne bundan önce nede bundan sonra görmemiştik!”demiştir.Hz.Cüveyriye’nin asıl ismi; Berre idi. Resûlullâh (s.a.v), bu ismi kadıncık, kızcağız manasına gelen Cüveyriye ile değiştirdi. Berre bereket manası olduğu için halk şöyle der: “-Resûlullâh (s.a.v), Berre’nin yanından çıktı, Berre Resûlullâh’ın yanından çıktı!”denilmesinden hoşlanmıyordu.Veya:Resûlullâh (s.a.v) bereketten çıktı, veya bereket Resûlullâh’dan çıktı sözü hoş değildi. Onun için Berre’yi Cüveyriye adına çevirdi. 1Resûlullâh (s.a.v) Cüveyriye ile evlenerek Beni Mustalık Kabilesi ile akraba olduğunu duyan sahabeler: “-Resûlullâh (s.a.v)’ın akraba olduğu bir kabile artık esir kalamaz!” diyerek yanlarında bulunan bütün esirleri serbest bıraktılar.Böylece Hz.Cüveyriye (r.a)’ın kabilesinden yediyüz esirin azad edil-mesine vesile oldu. Ayrıca Beni Mustalık’dan esir edilen bir çok kimse Resûlullâh (s.a.v)’in bu özgür davranışının karşısında Müslüman oldular.Bundan dolayıdır ki, Hz.Âişe Validemiz, Cüveyriye Validemiz için: “-Ben, hiçbir kadın görmedim ki, kavmine Cüveyriye kadar hayrı dokunmuş olsun. Mustalık oğullarından yüz on kişi, Cüveyriye sayesinde esirlikten kurtuldu!”demiş, kuması olmasına rağmen onu takdir etmiştir.Hâris bin Ebi Dırâr’ın hayatının son yıllarında Kûfe’de oturduğu ve rivâyet ettiği hadislerin Kûfeliler’ce bilindiği kaydedilmektedir.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-12-56