Muhammed Bin Ca’fer Bin Ebû Talib Kimdir?
مُــحَــمَّــدُ بـْـنُ جَـعْـفـَـرُ بــنُ أبـِى طَـلِـب
Baba Adı : Ca’fer bin Ebû Talib.
Anne Adı : Esmâ bint-i Ümeys.
Doğum Tarihi ve Yeri : Takriben Miladi 624. veya 625. yıllarda Habeşistan’da doğduğu söylenir.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Sıffın Savaşı’nda şehid olmuştur.
Fiziki Yapısı : Resûlullâh’a benzerdi.
Eşleri : Ümmü Külsüm bint-i Ali bin Ebi Talib.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Suriye Irak, İran’ın fetihleri Sıffın Savaşı.
Muhacir mi Ensar mı : Muhacir çocuğudur.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Muhammed bin Ca’fer bin Ebû Talib bin Abdülmuttalib bin Hâşim bin Abdimenaf el-Kureyşiy el-Hâşimi’dir.
Lakap ve Künyesi : Ebû el-Kasım.
Kimlerle Akraba idi : Ca’fer bin Ebû Talib’in oğlu, Hz.Akil’in ve Hz.Ali’nin yeğenleri, Abdullah bin Ca’fer ile Avn bin Ca’fer’in kardeşleri, Abdullah İbn-i Abbas’ın teyzesi’nin oğludur.
Muhammed Bin Ca’fer Bin Ebû Talib'in Hayatı
Resûlullâh (s.a.v)’ın Amcası Ebû Talib’in oğlu Ca’fer’i Tayyar’ın ve Esmâ bint-i Ümeys el-Has’amiye’nin oğulları, Abdullah bin Ca’fer ile Avn bin Ca’fer’in kardeşleri, Hz.Ali ve Akil’in yeğenleri, Abdullah bin Abbas’ın teyzesi oğlu, Muhammed bin Ca’fer’in neseb silsilesi şöyledir: Muhammed bin Ca’fer bin Ebû Talib bin Abdülmuttalib bin Hâşim bin Abdimenaf el-Kureyşiy el-Hâşimi’dir. Künyesi; Ebû el-Kasım dır.İslâmiyet’i ilk kabul edenlerden ve Habeşistan’a hicret eden Ca’fer bin Ebû Talib, ve eşi Esmâ bint-i Ümeys’in takriben Miladi 626 yıllında bu âilenin Habeşistan’da doğan üçüncü çocuklarıdır.Muhammed bin Ca’fer (r.a), Babası ve âilesi ile birlikte Habeşistan-dan, Medine’ye geri dönünce Resûlullâh (s.a.v)’in mübarek cemalini ilk defa Hayber Ğazvesi sonrası gördü. Muhammed bin Ca’fer (r.a)’in babası ve âilesinın Medine’ye hicret etmelerine çok memnun olan, Resûlullâh (s.a.v), âilesi hakkında hayır duâlarında bulunduktan sonra, Muhammed bin Ca’fer ve kardeşlerinin başını mübarek elleriyle meshedib okşamıştır.Babası Hz.Ca’fer (r.a) ile bir yıl kadar Medine’de oturup Mescid-i Nebevi de Resûlullâh (s.a.v)’ın dizinin dibinde Nebevi havayı teneffüs ettikten kısa bir süre sonra, babası Ca’fer (r.a) Hicretin sekizinci yılında Mûte Savaşı’nda kahramanca şavaşıb iki kanadlı olarak cennetlere şehid olarak yükselince Muhammed, iki kardeşi Abdullah ve Avn ile birlikte yetim kaldılar.Anneleri Esmâ bint-i Ümeys der ki:“-Ca’fer bin Ebû Talib ve arkadaşları Mûte’de şehid olduğu zaman, Resûlullâh (s.a.v), evimize yanıma geldi. O gün, kırk deri dabaklamıştım. Ekmeklik hamurumu yoğurduktan sonra çocuklarımın yüzlerini yıkamış, başları tarayıb yağlamıştım bana: “-Ey Esmâ! Ca’fer’in oğulları, nerede?”diye sordu ve: “-Ca’fer’in oğullarını bana getir!”buyurdu.Onları yanına getirdim. Bağrına basıp öptü ve kokladı. Gözlerindenyaşlar akmaya başladı. Ben: “-Yâ Resûlallâh! Babam anam Sana feda olsun! Sen, ne için böyle ağlıyorsun? Niçin oğullarıma yetimlere yaptığın gibi yapıyorsun? Yoksa, Ca’fer ve arkadaşlarından Sana acı bir haber mi erişti. Her halde, Ca’fer’- den sana bir şey erişmiş olmalı?”dedim.Resûlullâh (s.a.v): “-Evet! Onlar, bugün şehid oldular!” buyurunca, ben dayanamadım: “-Vâh efendim! Vâh Ca’fer’im!”diyerek feryada başladım. Kadınlar başıma toplandılar. Resûlullâh (s.a.v): “-Ey Esmâ! Sakın, ağzından kaba ve uygunsuz sözler kaçırma ve göğsünü de dövme!”buyurdu.En büyük abisi Abdullah bin Ca’fer der ki:“-Resûlullâh (s.a.v), benim ve kardeşlerimin başımızı okşarken, ben O’nun yüzüne bakıyordum. O’nun Gözlerinden süzülen yaşlar, sakalından damlıyordu. Sonra: “-Ey Allâh’ım! Ca’fer, hiç şüphesiz, sevabın en güzeline doğru iler-leyib vardı, kavuştu. İyi kullarından olanların zürriyetine halef olduğun en güzel şeyle halef ol!”diyerek dua etti.Anneleri Esmâ bint-i Ümeys der ki:“-Resûlullâh (s.a.v), kalkıb evine gitti. Kızı Fâtıma’nın yanına vardı. Fâtıma, Ca’fer’in şehâdetini duyunca: “-Vâh amcacığım!”diyerek ağlıyordu.Resûlullâh (s.a.v): “-Sen, ağıtçı olarak, Ca’fer üzerine, Ca’fer gibisine ağla!”buyurdu.Daha sonra da: “-Ca’fer’in âilesi için yemek yapınız! İhmal etmeyiniz. Onlar için yemek yapınız! Onlar, bu gün başlarının derdiyle, kaybettikleri Âile büyük-lerinin acısıyla uğraşıyorlar! Onların başına, kendilerine bakamayacak hal geldi!”buyurdular.Üç gün boyunca Ca’fer (r.a)’in hane halkına yemek yapılıb yedirildi. Bu, Hâşim Oğulları Hânedanı arasında sünnet oldu. Bu, İslâm’da ölenin ev halkı için yapılan ilk yemekti.Abdullah bin Ca’fer (r.a) o günlere ait hatıralarını şöyle anlatır:“-Resûlullâh (s.a.v), evine girdi ve beni de beraberinde içeriye aldı. Ve, emretti. Ev halkımız için yemek yapıldı. Adam gönderdi. Kardeşimi- de oraya getirtti. Yanında yemek yedik. Vallâhi yediğimiz, tatlı ve müba-rek bir yemekti. Hizmetçisi Selmâ, hemen arpa kabının yanına vardı. Onu, öğütüb kepeğinden ayırıp pişirdi. Zeytinyağı kattıktan sonra, üzerine biber ekti. Onu, ben ve kardeşimlerim, Resûlullâh ile birlikte yedik.Resûlullâh (s.a.v)’ın evinde üç gün oturduk. Resûlullâh (s.a.v)’ın kadınlarının evlerinden her birinde kendisiyle birlikte kalıyorduk. Sonra evimize döndük. Resûlullâh (s.a.v), benim ve kardeşim için bir davar işa-retleyib gönderdi ve bereket duası yaptı. Ben, o davar kadar bereketli ve verimli ne bir şey sattım. ne de satın aldım!”Resûlullâh (s.a.v), Hz.Ca’fer’in ev halkının yanına üç gün uğramadı. Onları, kendi hallerine bıraktı. Sonra, onların yanlarına vardı: “-Kardeşime artık ağlamayınız! Bu günden veya yarından sonra da, Kardeşimin iki oğluna bakmak da, bana aiddir!”buyurdu, ve, bizleri kuş yavrusu gibi kendi evine getirtti. “-Bana, bir berber çağırınız!”dedi, berber çağrıldı başımızı tıraş etti.Resûlullâh (s.a.v): “-Muhammed bin Ca’fer, amcamız Ebû Talib’e daha çok benziyor! Abdullah ise, yaratıldığı fiziki yapıca ve huyca bana daha çok benziyor!” buyurduktan sonra, ellerini kaldırdı, ve: “-Ey Allâh’ım! Ca’fer’in ev halkına hayırla halef ol! Abdullah’ın sağ elini, alış verişte mübarek ve verimli kıl!”diyerek dua etti.Bu duayı üç defa tekrarladı. Annemiz Esmâ gelince olanları, ve bu duayı ona anlattım. Çok sevindi. Resûlullâh (s.a.v)’de, kendisine: “-Sen, bu çocukların geçim ve bakımları hakkında hiç endişelenme! Dünya’da ve ahiret’te onların velisi benim. Bu günden sonra kardeşime ağlama!”buyurdular.Resûlullâh, üç günden sonra Ca’fer (r.a) için ağlamayı yasakladı. 1Muhammed bin Ca’fer’in tarih açısından bazı özellikleri de; Annesi Esmâ bint-i Ümeys (r.a)’nın babası Ca’fer bin Ebi Talib’in şehadetinden sonra ilk önce Ebû Bekr (r.a) ile evlenmesi, onun vefatından sonra da amcası Hz.Ali (r.a) ile evlenmesi münasebetiyle bu değerli zatlardan azami derecede istifade etmiş olmasıdır.İbn-i el-Esir şöyle dedi: “-Resûlullâh, bunu babası Ca’fer’e demiştir!”İbn-i Esir fi’t-Tarihi kamilin de Hicri 18-19-20 yıllarında Tuster’in fethinde Avn’ın kardeşi Muhammed’in bu savaş sırasında şehid düştüğünü söyleyenler olduğundan bahsed er.Ca’fer’in oğulları Muhammed ile Avn’dan hagisinin daha büyük oldu-ğu hususuda ihtilaf edilmiştir. Abdullah’a gelince; ikisinden de büyüktür. 2Ebû Ömer Vâkidi’den naklen der ki: “-Ebû el-Kasım diye künyelendi. Hz.Ömer’den sonra, Hz.Ali’nin kızı Ümmü Külsüm ile evlendi!”Merzübâni, Mu’cemu’ş-Şuarâ’da andı:“-Üvey kardeşi Muhammed bin Ebû Bekr ile Mısır’da beraberdi. O öldürülünce, Muhammed bin Ca’fer gizlendi. Bir adam onun gizlendiği yeri gösterdi. Sonra Ğafık’dan bir adam da aynı şeyi yaptı. Bunun üzerine Filistin’e kaçtı. Has’am Kabilesi’nden olan dayılarından birine gelib sığındı. Onu Muâviyeden men etti. Bu hususta bir şiir söyledi.Darekutni, el-İhve adlı kitabında der ki: “-Onun Sıffın Savaşı’nda öldürüldüğü söylenmiştir. Ubeydullah bin Ömer el-Hattab ile savaştı, her biri diğerini öldürdü!” 3Kuvvetli rivayet budur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- M.Âsım Köksal İslam Tarihi-15-74-772- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-3-574-No-6111
3- el-İsabe İbn-I Hacer el-Askalani-4-272-7769