Kabise Bin Muhârik Kimdir?
ق قَــبِــصَــةُ بْــنُ اْلــمُــخَـا رِ
Baba Adı : Muhârik bin Abdullah.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Kabisa bin Muhârik bin Abdullah bin Şed-dad bin Ebû Rebiâ bin Nehik bin Hilâl bin Amr bin Sâ’saâtü’l-Amiri el-Hilâli dir.
Lakap ve Künyesi : Ebû Beşir.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Kabise Bin Muhârik'in Hayatı
Mekke’nin fethinden Resûlullâh (s.a.v)’ın Tebük’den dönüşünden ve Sakıfların Müslüman oluşlarından sonra Medine’ye her taraftan heyetler gelmeğe başladığı sırada Beni Hilâller’den de iki kişi gelib Resûlullâh ile görüştüler. Bunlar Abdi Avf bin Asram bin Amr bin Şuaybe bin Hüzam bin Rüeybe ile Kabise bin Muhârik idi. Bunlar beni Hilâllerin oymaklarındandır.Resûlullâh (s.a.v)’in zevcelerinden Hz.Meymune bint-i el-Hâris ile Yoksulların anası Hz.Zeyneb bint-i Huzeyme’de Beni Hilâllerden dir. Bunların soyu Resûlullâh (s.a.v)’ın dedelerinden Adnan’a kadar ulaşır.Kabise bin Muhârik Müslüman olduğu zaman: “-Yâ Resûlallâh! Ben, kavmımdan birisine kefil olup borç yüklendim. Bu hususta bana yardım et!”dedi.Resûlullâh (s.a.v), Kabisa’ya “-Biraz bekle! Bize zekât mallarından birşeyler gelsin de sana ondan verelim!”buyurdular. Sonra da:“-Ey Kabisa! Şübhe yok ki şu üç sınıf insandan her biri müstesna olmak üzre dilenmek hiçbir kimseye helâl değildir.1-Kefâlet altına giren kimseye o malı elde edinceye kadar dilenmek helaldir. Sonra bundan vaz geçer.2-Bütün malını yok eden bir felâkete uğrayan kimsenin geçim ihti-yacını sağlayıncaya yahut hacetini giderinceye kadar dilenmesi helâldir.3-Yoksulluğa uğrayan o derece ki kavmından aklı başında üç kişinin “-Gerçekten filan yoksul düştü!”diye şehadette bulunacakları kimse-nin geçim ihtiyacını sağlayıncaya yahut hacetini giderinceye kadar dilen-mesi helâldir. Ey Kabise! Dilenmenin bundan ötesi haramdır!Dilenen kişi dilendiğini haram olarak yer!”buyurdu.Kabisa, Resûlullâh (s.a.v)’e her uğradığında yeni birşeyler sorardı. Öyle ki, Resûlullâh (s.a.v) yanına uğradığında Resûlullâh (s.a.v) ona: “-Ey Kabisa! Seni yine ne getirdi?”diye sordu.Kabisa bin Muhârik (r.a): “-Yaşım çok ilerledi, kemiklerim inceldi. Bana öğreteceğin şeylerle yüce Allâh beni yararlandırsın diye sana geldim!”dedi.Resûlullâh (s.a.v):“-Ey Kabisa!Uğrayacağın hiçbir taşın hiçbir ağacın hiçbir çadırın yanından kendin için yüce Allâh’dan yağılanmak dilemedikçe geçme! Ey Kabisa! Sabah namazını kıldığın zaman üç kerre: “-Büyük Allâh’ın hamdiyle birlikte tenzih eder, her türlü eksiklikten uzak tutarım. Ey Allâh’ım! Sen beni gözsüzlükten, Cüzam ve felc hastalı-ğından selamette kıl! De. Ey Kabisa! Ey Allâh’ım! Ben senin yanındaki-lerden isterim! Üzerime Fazl’ü keremini dağıt! Rahmetini üzerime yay! Bereketlerini üzerime indir! De!”buyurdular. 1Kabisa bin Muhârik el-Hilâli’den demiştir ki:“-Resûlullâh (s.a.v) zamanında bir gün güneş tutuldu. Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v) telaşla ve sür’atle çıktı. O gün ben de Medine de O’nun ile beraberdim. İki rekat namaz kıldırıb ikisinde de kıyâmı uzattı. Sonra namazdan ayrıldı ve güneş açıldı. Akabinde Resûlullâh şöyle buyurdu: “-Bunlar (güneş ve ay tutulmaları) ancak Allâh’ın kendileri ile korkut-tuğu alâmetlerdir. Onları (öyle) gördüğünüz zaman en yeni (son) kıldığınız farz namaz gibi namaz kılınız!”Kabise bin Muhârik (r.a), sahabidir. Resûlullâh’a elçi olarak gelmiş ve ondan hadis rivâyet etmiştir. Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizi ve Nesâi mezkur zatın rivâyetlerini eserlerine almışlardır. 2 “-Onun sohbeti vardır. Basra’da yerleşmiştir, Onun Basra’da bir evi vardır. Değerli bir kimse idi Sicistan’a vali olmuştur!” 3Adı geçen sahabenin âile bireyleri hakkında bilgi yoktur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-16-395
2- Sünen-i Ebû Dâvûd-Kitabu’s-Salat-İstiska-Bab-4-No-1185
3- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-4-48-No-7066