Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik’in öncülüğünde kurulan, alanında uzman akademisyenlerden oluşan şemsiye grupları ile insanlığın tarihsel gelişimini ortaya çıkaracak çok önemli araştırmalar yapılıyor. Harran Üniversitesi’nin yeni yüzü haline gelen ‘Sürekli Proje Üretme Konsepti’ dahilinde, İstanbul, Ankara, Pamukkale Üniversiteleri ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğünden katılımcılardan oluşan toplam 25 bilim insanını bir araya getiren, koordinatörlüğünü Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kasım Takım'ın üstlendiği Göbeklitepe Araştırmaları Şemsiye Grubu, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Rektör Çelik öncülüğünde kurulan Göbeklitepe Araştırmaları Şemsiye Grubu üyesi akademisyenler Sayburç, Çakmaktepe ve Karahantepe kazı alanlarında inceleme yaptı. Yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldı.
Kazı başkanlarından aldıkları bilgilerin önemine değinen Rektör Çelik, “Bu bölgede dünyanın tarihini değiştirecek eserler bulunmaktadır. Bizde bu eserleri araştırmak amacıyla üniversitemizin önemli bilim insanlarıyla bir çalışma grubu kurduk. Şemsiye grubu adını verdiğimiz çalışma topluluklarımız farklı bilimsel çalışmalarda da bulunmaktalar. Bu kapsamda çalışma grubumuzla birlikte ilk olarak Çakmaktepe’yi ziyaret ettik. Çakmaktepe, Anadolu'da bilinen ilk yerleşim izlerini Göbeklitepe'den çok daha eskiye götürüyor. Yerleşik yaşama geçmiş avcı-toplayıcıların Anadolu'da şimdiye kadar tespit edilmiş en eski yerleşim alanıdır. İnsanlık tarihinde ilk yerleşik hayata geçiş izlerine işaret eden yapıların tespit edildiği ve Harran Üniversitemizin haritalandırma desteği ile katkı sağladığı kazı çalışması, hızla devam ediyor” dedi.“Şimdiye kadar bilinen en bütünlükçü resmi oluşturuyor”Tarihi açıdan bir diğer önemli ören yerinin Sayburç yerleşimi olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti: “Burası 2021 yılından bu yana kazılmakta olan bir Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşim olarak kendini göstermektedir. Çalışmalar İstanbul Üniversitesi ve Şanlıurfa Arkeoloji̇ Müzesi işbirliğinde sürdürülüyor. Harran Üniversitemizin yine haritalandırma işlemi ile katkı sağladığı bu kazıda hem yerleşme hem de toplanma mekânı niteliğinde olan özel bir yapı ve gündelik yaşamın geçtiği konutlar açığa çıkarılıyor. Özel yapılardan birinin içinde insan ve hayvanlardan oluşan bir duvar kabartması var. Kabartmalar Şanlıurfa’da şimdiye kadar bilinen en bütünlükçü resmi oluşturuyor. Tarih öncesi insanın yaşamına dair ayrıntılı bilgiler veriyor.”Karahantepe ile ilgili bilgi verdiKarahantepe’deki kazı çalışmalarıyla da ilgili konuşan Çelik, şunları kaydetti: “Son olarak da heyetimizle birlikte 1997 yılında Harran Üniversitesi akademisyenlerimiz tarafından keşfedilen Karahantepe kazı yerinde incelemelerde bulunduk. Bugüne kadar açığa çıkarılan yapıların çanak çömleksiz Neolitik Dönem A evresinin sonu ile B devresinin başına tarihlendiği düşünülmektedir. Buradan da Göbeklitepe’dekilerine benzer şekilde T biçimli dikili taşlar çıkarılmış. Yüzey taramaları ve jeomanyetik ölçümler sayesinde birbirinden farklılaşan 4 ayrı kesimin olduğuna işaretler bulunan Karahantepe’de açıldıkça genişleyen kireçtaşı yüzeyler kesilerek oyularak ya da düzleştirerek mükemmel mühendislik sonucu yapılar için en uygun hale getirildiğini gördük.” Taş Tepeler projesi geçtiğimiz yıl başlatılmıştıGöbeklitepe’yi de içerisinde barındıran ve bereketli hilal olarak gösterilen yukarı Mezopotamya, insanlık tarihinin en kadim yerleşim yerlerinden birisi olarak gösteriliyor. Bölgede 11 farklı konumda antik çağa ait kalıntıların bulunmasından sonra 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Taş Tepeler Projesi başlatılmıştı. Göbeklitepe Araştırmaları Şemsiye Grubu hakkındaKurulan şemsiye gruplarında 4 üst çalışma grubuna ait olmak üzere, toplam 14 alt çalışma grubu bulunuyor. Bu grup sayesinde, Göbeklitepe ve Karahantepe kazılarından elde edilen kalıntılar bilimin tüm disiplinleri açısından incelenerek; Göbeklitepe’de yaşayan toplumun etnik, sosyolojik ve biyolojik yapısı ve günlük yaşam biçimleri, dini inançları, beslenme tarzları ve doğayla olan ilişkileri ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bu kapsamda antik DNA laboratuvarı ve karbon-14 laboratuvarı gibi büyük çaplı projelere imza atmak isteyen ekibin en büyük hedefi; başta Göbeklitepe olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki tüm arkeolojik kazılara destek olarak bölge tarihinin bilinmeyenlerini gün yüzüne çıkarmaya yardımcı olmaktır. Böylece Harran Üniversitesi’nin özellikle neolitik kazılar için bir araştırma merkezi haline getirilmesi hedefleniyor.
