Ali GÜZEL / Urfanews
Edessa Düşünce Derneği tarafından hazırlanan 'İklim değişikliği farkındalığı ve Şanlıurfa'daki gençlerin rolü' başlıklı araştırmanın sonucu yayınlandı. Merkez Haliliye, Eyyübiye ve Karaköprü ilçesinde yaşayan, yaşları 18 ile 30 arasında değişen katılımcılarla yapılan araştırmanın sonucu, Şanlıurfa'da gençlerin iklim krizine duyarlı olduğunu ortaya koydu.
'Önleyici ve düzenleyici kararlar alınmalı'
Araştırmaya katılan gençler, iklim değişikliğinin dünyanın ve Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu savunurken, "İklim değişikliğinin önümüzdeki 10 yıl içinde hayatımıza ciddi olumsuz etkiler yaratacağını düşünüyorum" dedi. Katılımcılar, 'İklim değişikliği ile mücadele için bir an önce önleyici ve düzenleyici kararlar alınması gerektiğini' vurguladı.
Öte yandan iklim değişikliğiyle ilgili söylemlerin abartıldığını ve doğanın kendi kendine baş edebileceğini savunan katılımcılar da oldu.
Şanlıurfa'da kuraklık tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor
Dünyada iklim krizine yol açan nedenlerin başlıklar halinde sıralandığı raporda, 'Şanlıurfa'da son 50 yılda sıcaklık artışının belirginleştiği ve yağış miktarının düzensizleştiği' bilgisi aktarıldı. Bölgenin, yüzey su kaynakları açısından Türkiye ortalamasının oldukça altında olduğu ve kuraklığın da kentte tarımsal faaliyetleri tehdit ettiği vurgulandı.
Doğan: Rapor yol gösterici bulgular sunuyor
Raporu Urfanews'e değerlendiren Edessa Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Doğan, "Bu rapor, Şanlıurfa’nın merkez ilçelerinde yaşayan genç bireylerin iklim değişikliğine ilişkin farkındalık, bilgi düzeyi, çevresel davranış ve kurumsal katılımlarını anlamaya yönelik olarak hazırlandı. Araştırmanın temel amacı, iklim krizine karşı gençlerin nasıl konumlandığını ortaya koymak ve bu süreçte yerel yönetimler, kamu kurumları ve sivil toplum için yol gösterici bulgular sunmaktır" dedi.
'İklim konusunda yeterince çalışma yapılmıyor'
"Elde edilen veriler, gençlerin iklim değişikliğiyle ilgili temel bilgilere sahip olduğunu; kuraklık, sağlık sorunları, biyoçeşitlilik kaybı gibi etkileri doğru biçimde tanımlayabildiğini göstermektedir" diyen Doğan, şöyle devam etti:
"Ancak bu bilgi düzeyi, toplumsal katılım ve çevresel eylem noktasında aynı ölçüde somutlaşmamaktadır. Gençlerin büyük bir kısmı, yaşadıkları kentte belediye politikaları ya da sivil toplum kuruluşlarının çevreye dair faaliyetlerinden haberdar değildir. Bu durum, kurumsal aktörlerin iklim meselelerine dair iletişim ve görünürlük politikalarının gençleri yeterince kapsamadığını veya iklim konusunda yeterince çalışma yapılmadığını göstermektedir."
'Fırsat erişimleri sınırlı'
Araştırmanın, eğitim sisteminin iklim değişikliği konusunu yüzeysel biçimde ele aldığını ve sistematik bir iklim okuryazarlığı kazandırmaktan uzak kaldığını ortaya koyduğunu belirten Doğan, şunları söyledi:
"Araştırma kapsamında yalnızca her 5 gençten biri, eğitim sürecinde doğrudan iklim değişikliği eğitimi aldığını belirtmiştir. Bu durum, iklim kriziyle mücadelede gençlerin bilgiye değil, fırsata erişimlerinin sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Tüm bu bulgular bize açık bir şey söylüyor: Gençler iklim krizine duyarlı, ancak yalnız bırakılmış hissediyor. Gerek kurumlar gerekse karar vericiler; gençlerin bilgiyi eyleme dönüştürebileceği somut alanlar açmak, onları sürecin dışında değil merkezinde konumlandırmak zorundadır. Yerel yönetimlerin gençlere yönelik şeffaf ve kapsayıcı çevre politikaları geliştirmesi, sivil toplumun gençlerle daha yakın ve güven temelli ilişkiler kurması artık bir tercih değil, zorunluluktur."
'Gençler çözümün bir parçası olmak istiyor'
Raporun sadece bir fotoğraf sunmadığını aynı zamanda yerelden yükselen bir çağrıyı da duyurduğunu aktaran Doğan, "Gençlerin potansiyeli, iklim krizine karşı en umut verici direnç noktasıdır. Bu potansiyel, ancak duyulursa, tanınırsa ve desteklenirse hayata geçebilir. Gençler çözümün bir parçası olmak istiyor. Görev şimdi, onları sürecin ortağı yapacak iradeyi göstermekte" vurgusunu yaptı.
Yorumlar
Kalan Karakter: