Hâris Bin Abdüluzza Kimdir? Baba Adı : Abdüluzza bin Rifaa.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Hevazin yurdu Evtas’da doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Tarih yok. Huneyne yakın Evtas’da öldü.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Hâlime-i Sa’diye.
Oğulları : Abdullâh bin Hâris
Kızları : Üneyse bint-i Hâris ve Şeyma bint-i Hâris Huzâme, Huzâfe, Cudâme, Hudâme, Cizâme, olarak’da adı geçer.
Gavzeler : Ğazvelere katılamadı.
Muhacir mi Ensar mı : Hicreti yoktur.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hâris bin Abdüluzza bin Rifaa bin Melan bin Nasire bin Kasba bin Nasr bin Sa’d bin Bekr bin Hevâzin es-Sa’di.
Lakap ve Künyesi : Ebû Züeyb el-Hâris, Ebû Kebşe.
Kimlerle Akraba idi : Resûlullâh (s.a.v)’ın Süt babası, Hz.Halime validemizin kocası, Hz.Şeyma’nın babası dır.
Hevâzin kabilesinin Beni Sa’d bin Bekr kolundan olub künyesinin Ebû Kebşe olduğu da rivâyet edilmektedir. Hanımı Hâlime-i Sa’diye süt anneliği yapacağı bir çocuk bulmak üzere Mekke’ye geldiğinde yanında kocası Hâris’de vardı. Hâlime (r.a), yetim olduğu için diğer kadınların almak istemediği Hz.Muhammed (s.a.v)’i süt emzirmek için alıb almama hususunda kocasının fikrini sorduğu zaman onun, Muhammed (s.a.v)’ın alınmasınu uyğun gördüğü ve belki bu vesile ile Allâh’ın kendilerine hayır ve bereket vereceğini ümid ettiğini, kaynaklarda belirtildiğine göre, o gece Hâris, zayıf develerinin her zamankinin aksine bol süt verdiğini görüb sevinmiştir.Hâris ve Hz.Halime, Hz.Muhmmed’i alıb kendi yurdlarına döndük-ten kısa bir müddet sonra evlerinde bereketin arttığını gördüler. Bunun Hz.Muhammed sebebiyle olduğunu açıkça farkeden Hâris “Şakk-ı Sadr” hadisesi üzerine Hz.Muhammed’in başına kötü bir halin gelmesinden endişe duyarak âilesine teslim edilmesinin uyğun olacağını düşündü.Çocukları Abdullah, Üneyse ve Şeymâ diye tanınan Huzâfe, Cûmade Resûlullâh (s.a.v)’ın süt kardeşleridir. Hâris’ın İslâm’a girişine dair farklı görüşler varsa da yayğın kanaate göre şöyle anlatılır.Başka kaynaklarda bu hadise, Resûlullâh (s.a.v)’ın adı belirtilmeyen bir süt kardeşiyle ilgili olarak zikredilmekte ve Hâris’in Resûlullâh’ın vefatından sonra Müslüman olduğu da kaydedilmektedir. Ayrıca Resûlullâh’ın yanına gelen sütbabası, sütannesi ve sütkardeşlerini ağırladığı rivayet edilmiştir. 1Ömer bin Saib’in bildirdiğine göre:“-Resûlullâh (s.a.v), bir gün Mekke’de oturduğu sırada, süt babası gelmişti. Resûlullâh (s.a.v) onun oturması için elbisesinin bir ucunu yere serdi o da onun üzerine oturdu. Sonra süt annesi geldi. Resûlullâh (s.a.v) elbisesinin ikinci yarısını da onun için serdi. O da onun üzerine oturdu. Daha sonra süt kardeşi gelince, Resûlullâh (s.a.v), kalkıb kendi yerine onu oturttu. Onları konuk edinib ağırladılar.Halime Hatun, yurdlarında hüküm süren şiddetli kuraklık ve kıtlık-tan, hayvanlarının kırıldığından derd yandı. Resûlullâh (s.a.v), bu hususta Hadice validemiz ile konuştu. Hz.Hadice (r.a), ona kırk koyun ile binmek ve yüklerini taşımak üzere birde deve verdi!” 2Süt babası Hâris bin Abdüluzza, Resûlullâh (s.a.v)’e Mekke’de Risa-let verildikten sonraki zaman da, Resûlullâh (s.a.v)’ın yanına geldi.Kureyşiler ona dediler ki: “-Ey Hâris! Duyuyormusun bu senin oğlun neler söylüyor?”O da: “-Neler söylüyor?!” “-İddiâ ediyor ki, Allâh ölümden sonra diriltecektir ve Allâh için iki yurd vardır. Birinde, isyan edenlere azab edecektir. Diğerinde ise, itaât edenlere ikrâm edecektir. Bizim işimizi dağıttı ve cemaâtımızı birbirinden ayırdı!”Bunun üzerine, Hâris, Resûlullâh (s.a.v)’e geldi, ve dedi ki:“-Ey oğul! Sana, neler olmuş ki, Senin kavmin, Senden şikayet edi-yorlar. Ve iddia ediyorlar sen diyormuşsun ki: “-İnsanlar öldükten sonra diriltilecekler, sonrada, ya cennete veya cehenneme gönderilecekler doğru mu?”Resûlullâh (s.a.v): “-Evet doğru! Ben, bunu iddia ediyorum. Ey babacığım! Şayet o ğün gelmiş olsa, ben, elbette senin elinden tutar, ve, o gün bugünkü sözlerimin doğruluğunun haberini sana bildiririm!”Bunun üzerine Hâris: “-Sen eminsin! Oğlum, ne yapmam gerekiyorsa bana söyle!”Resûlullâh (s.a.v), onu, İslâma dâvet etti. O da güzelce iman edib İslâm oldu. Ve, ölünceye kadar İslâm oluşunu devam ettirdi. İslâm olduğu zaman şöyle demiştir: “-Şayet, oğlum benim elimden tutsa, ve, bana dediğini hatırlarsa İnşâallâh beni cennete koyuncaya kadar bırakmaz!”Ebû Dâvûd şöyle rivayet edib ekledi: “-Resûlullâh (s.a.v) otururken süt babası çıkageldi. Ona elbiselerin-den birini serdi, ve onun üstüne oturdu!” 3Ashab’dan Ebû Husayn der ki:“-Mekke fethinde, Resûlullâh (s.a.v), Ebtah’da bulunduğu sıralarda Beni Sa’d bin Bekr kadınlarından birisi ki, süt teyzesi idi içi süt dolu bir tulumla bir dağarcık keş peyniri getirdi, ve Resûlullâh (s.a.v)’ın yanına girib kimlerden olduğunu haber verdi. Resûlullâh (s.a.v), onu iyice tanıdı. Kendisini İslâmiyete davet edince kadın Müslüman oldu. Resûlullâh’ın risâletini tasdik etti. Resûlullâh (s.a.v ) onun hediyesinin kabul edilmesini emr etti. Süt Annesi Halime hakkında kendisine sorular sordu.Süt annesinin vefat etmiş olduğunu haber verince Resûlullâh (s.a.v)-’ın gözleri yaşlarla doldu. Sonra da: “-Onlardan sağ kalan kim var?”diye sordu.Kadın: “-Onlardan iki erkek, iki de kız süt kardeşin var. Kendileri, vallahi, şu anda senin ihsanına, ve, akrabalık haklarını gözetmene çok muhtaç bir durumda bulunuyorlar. Kendilerinin sığındıkları, güvendikleri kişilerinin hemen hemen hepsi ölüb gittiler!”dedi.Resûlullâh (s.a.v) süt annesi Halime’yi sordu: “-Öldü!!”deyince: “-Nerede öldü?”diye sordu.Kadın: “-Evtas burnunda!”dedi.Resûlullâh (s.a.v), ona elbise giydirilmesini, ve kendisine hevdecli bir deve ile, iki yüz dirhem gümüş para verilmesini emr etti. Kadıncağız dönüb giderken: “-Yâ Muhammed! Vallâhi sen, alınıb büyütülmüş olan ne iyi bir çocuktun! Büyüdüğün zaman da ne mübarek ne iyi zatsın!”diyordu. 4Başka bir rivâyet ise şöyledir:Mekke fethinde, Resûlullâh’ın Ebtah mevkiinde bulunduğu sırada, Halime Hatun’un kız kardeşi, görümcesiyle birlikte, Resûlullâh (s.a.v)’ı ziyaret ederek, bir dağarcık içinde keş peyniri, yoğurt kurusu ve eritilmiş yağ hediye etti. Resûlullâh (s.a.v), ondan, süt annesi Halime’yi sordu. Vefat etmiş olduğunu söyleyince Resûlullâh (s.a.v)’ın gözleri yaşardı.Resûlullâh (s.a.v), onun geride kimlerinin kaldığını da sorub bilgi aldı. Resûlullâh (s.a.v), süt teyzesine elbise giydirilmesini, bir deveye bindiril-mesini, kendisine ayrıca iki yüz dirhem gümüş para da verilmesini emretti. Kadıncağız sevinerek yurduna dönerken: “-Sen, küçük iken’de, büyük iken’de, ne güzel kefil olunan, ne güzel bakılansın dır!”demekte idi.Hevazin temsilcileri içinde Medine’ye gelen ve Resûlullâh (s.a.v)’e süt annesinden dolayı amuca düşen Ebû Servan da: “-Yâ Resûlallâh! Biz, Seni süt emer olarak gördük. Fakat, Senden daha hayırlı süt emenini görmedik! Biz, Seni, sütten kesilmiş olarak gördük. Fakat, Senden daha hayırlı sütten kesilenini görmedik! Biz, Seni genç iken’de gördük. Fakat, Senden daha hayırlı bir genç görmedik!” demiştir. 5Hâris bin Abdüluzza’nın hangi tarihte vefat ettiğine dair elimizde yeterli bir bilgi yoktur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-16-194
2- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-2-167
3- el-İsabe, İbn-i Hacer el-Askalani-1-430-No-1440
4- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-15-339
5- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-2-27-48
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Hevazin yurdu Evtas’da doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Tarih yok. Huneyne yakın Evtas’da öldü.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Hâlime-i Sa’diye.
Oğulları : Abdullâh bin Hâris
Kızları : Üneyse bint-i Hâris ve Şeyma bint-i Hâris Huzâme, Huzâfe, Cudâme, Hudâme, Cizâme, olarak’da adı geçer.
Gavzeler : Ğazvelere katılamadı.
Muhacir mi Ensar mı : Hicreti yoktur.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hâris bin Abdüluzza bin Rifaa bin Melan bin Nasire bin Kasba bin Nasr bin Sa’d bin Bekr bin Hevâzin es-Sa’di.
Lakap ve Künyesi : Ebû Züeyb el-Hâris, Ebû Kebşe.
Kimlerle Akraba idi : Resûlullâh (s.a.v)’ın Süt babası, Hz.Halime validemizin kocası, Hz.Şeyma’nın babası dır.
Hâris Bin Abdüluzza'nın Hayatı
Hevâzin kabilesinin Beni Sa’d bin Bekr kolundan olub künyesinin Ebû Kebşe olduğu da rivâyet edilmektedir. Hanımı Hâlime-i Sa’diye süt anneliği yapacağı bir çocuk bulmak üzere Mekke’ye geldiğinde yanında kocası Hâris’de vardı. Hâlime (r.a), yetim olduğu için diğer kadınların almak istemediği Hz.Muhammed (s.a.v)’i süt emzirmek için alıb almama hususunda kocasının fikrini sorduğu zaman onun, Muhammed (s.a.v)’ın alınmasınu uyğun gördüğü ve belki bu vesile ile Allâh’ın kendilerine hayır ve bereket vereceğini ümid ettiğini, kaynaklarda belirtildiğine göre, o gece Hâris, zayıf develerinin her zamankinin aksine bol süt verdiğini görüb sevinmiştir.Hâris ve Hz.Halime, Hz.Muhmmed’i alıb kendi yurdlarına döndük-ten kısa bir müddet sonra evlerinde bereketin arttığını gördüler. Bunun Hz.Muhammed sebebiyle olduğunu açıkça farkeden Hâris “Şakk-ı Sadr” hadisesi üzerine Hz.Muhammed’in başına kötü bir halin gelmesinden endişe duyarak âilesine teslim edilmesinin uyğun olacağını düşündü.Çocukları Abdullah, Üneyse ve Şeymâ diye tanınan Huzâfe, Cûmade Resûlullâh (s.a.v)’ın süt kardeşleridir. Hâris’ın İslâm’a girişine dair farklı görüşler varsa da yayğın kanaate göre şöyle anlatılır.Başka kaynaklarda bu hadise, Resûlullâh (s.a.v)’ın adı belirtilmeyen bir süt kardeşiyle ilgili olarak zikredilmekte ve Hâris’in Resûlullâh’ın vefatından sonra Müslüman olduğu da kaydedilmektedir. Ayrıca Resûlullâh’ın yanına gelen sütbabası, sütannesi ve sütkardeşlerini ağırladığı rivayet edilmiştir. 1Ömer bin Saib’in bildirdiğine göre:“-Resûlullâh (s.a.v), bir gün Mekke’de oturduğu sırada, süt babası gelmişti. Resûlullâh (s.a.v) onun oturması için elbisesinin bir ucunu yere serdi o da onun üzerine oturdu. Sonra süt annesi geldi. Resûlullâh (s.a.v) elbisesinin ikinci yarısını da onun için serdi. O da onun üzerine oturdu. Daha sonra süt kardeşi gelince, Resûlullâh (s.a.v), kalkıb kendi yerine onu oturttu. Onları konuk edinib ağırladılar.Halime Hatun, yurdlarında hüküm süren şiddetli kuraklık ve kıtlık-tan, hayvanlarının kırıldığından derd yandı. Resûlullâh (s.a.v), bu hususta Hadice validemiz ile konuştu. Hz.Hadice (r.a), ona kırk koyun ile binmek ve yüklerini taşımak üzere birde deve verdi!” 2Süt babası Hâris bin Abdüluzza, Resûlullâh (s.a.v)’e Mekke’de Risa-let verildikten sonraki zaman da, Resûlullâh (s.a.v)’ın yanına geldi.Kureyşiler ona dediler ki: “-Ey Hâris! Duyuyormusun bu senin oğlun neler söylüyor?”O da: “-Neler söylüyor?!” “-İddiâ ediyor ki, Allâh ölümden sonra diriltecektir ve Allâh için iki yurd vardır. Birinde, isyan edenlere azab edecektir. Diğerinde ise, itaât edenlere ikrâm edecektir. Bizim işimizi dağıttı ve cemaâtımızı birbirinden ayırdı!”Bunun üzerine, Hâris, Resûlullâh (s.a.v)’e geldi, ve dedi ki:“-Ey oğul! Sana, neler olmuş ki, Senin kavmin, Senden şikayet edi-yorlar. Ve iddia ediyorlar sen diyormuşsun ki: “-İnsanlar öldükten sonra diriltilecekler, sonrada, ya cennete veya cehenneme gönderilecekler doğru mu?”Resûlullâh (s.a.v): “-Evet doğru! Ben, bunu iddia ediyorum. Ey babacığım! Şayet o ğün gelmiş olsa, ben, elbette senin elinden tutar, ve, o gün bugünkü sözlerimin doğruluğunun haberini sana bildiririm!”Bunun üzerine Hâris: “-Sen eminsin! Oğlum, ne yapmam gerekiyorsa bana söyle!”Resûlullâh (s.a.v), onu, İslâma dâvet etti. O da güzelce iman edib İslâm oldu. Ve, ölünceye kadar İslâm oluşunu devam ettirdi. İslâm olduğu zaman şöyle demiştir: “-Şayet, oğlum benim elimden tutsa, ve, bana dediğini hatırlarsa İnşâallâh beni cennete koyuncaya kadar bırakmaz!”Ebû Dâvûd şöyle rivayet edib ekledi: “-Resûlullâh (s.a.v) otururken süt babası çıkageldi. Ona elbiselerin-den birini serdi, ve onun üstüne oturdu!” 3Ashab’dan Ebû Husayn der ki:“-Mekke fethinde, Resûlullâh (s.a.v), Ebtah’da bulunduğu sıralarda Beni Sa’d bin Bekr kadınlarından birisi ki, süt teyzesi idi içi süt dolu bir tulumla bir dağarcık keş peyniri getirdi, ve Resûlullâh (s.a.v)’ın yanına girib kimlerden olduğunu haber verdi. Resûlullâh (s.a.v), onu iyice tanıdı. Kendisini İslâmiyete davet edince kadın Müslüman oldu. Resûlullâh’ın risâletini tasdik etti. Resûlullâh (s.a.v ) onun hediyesinin kabul edilmesini emr etti. Süt Annesi Halime hakkında kendisine sorular sordu.Süt annesinin vefat etmiş olduğunu haber verince Resûlullâh (s.a.v)-’ın gözleri yaşlarla doldu. Sonra da: “-Onlardan sağ kalan kim var?”diye sordu.Kadın: “-Onlardan iki erkek, iki de kız süt kardeşin var. Kendileri, vallahi, şu anda senin ihsanına, ve, akrabalık haklarını gözetmene çok muhtaç bir durumda bulunuyorlar. Kendilerinin sığındıkları, güvendikleri kişilerinin hemen hemen hepsi ölüb gittiler!”dedi.Resûlullâh (s.a.v) süt annesi Halime’yi sordu: “-Öldü!!”deyince: “-Nerede öldü?”diye sordu.Kadın: “-Evtas burnunda!”dedi.Resûlullâh (s.a.v), ona elbise giydirilmesini, ve kendisine hevdecli bir deve ile, iki yüz dirhem gümüş para verilmesini emr etti. Kadıncağız dönüb giderken: “-Yâ Muhammed! Vallâhi sen, alınıb büyütülmüş olan ne iyi bir çocuktun! Büyüdüğün zaman da ne mübarek ne iyi zatsın!”diyordu. 4Başka bir rivâyet ise şöyledir:Mekke fethinde, Resûlullâh’ın Ebtah mevkiinde bulunduğu sırada, Halime Hatun’un kız kardeşi, görümcesiyle birlikte, Resûlullâh (s.a.v)’ı ziyaret ederek, bir dağarcık içinde keş peyniri, yoğurt kurusu ve eritilmiş yağ hediye etti. Resûlullâh (s.a.v), ondan, süt annesi Halime’yi sordu. Vefat etmiş olduğunu söyleyince Resûlullâh (s.a.v)’ın gözleri yaşardı.Resûlullâh (s.a.v), onun geride kimlerinin kaldığını da sorub bilgi aldı. Resûlullâh (s.a.v), süt teyzesine elbise giydirilmesini, bir deveye bindiril-mesini, kendisine ayrıca iki yüz dirhem gümüş para da verilmesini emretti. Kadıncağız sevinerek yurduna dönerken: “-Sen, küçük iken’de, büyük iken’de, ne güzel kefil olunan, ne güzel bakılansın dır!”demekte idi.Hevazin temsilcileri içinde Medine’ye gelen ve Resûlullâh (s.a.v)’e süt annesinden dolayı amuca düşen Ebû Servan da: “-Yâ Resûlallâh! Biz, Seni süt emer olarak gördük. Fakat, Senden daha hayırlı süt emenini görmedik! Biz, Seni, sütten kesilmiş olarak gördük. Fakat, Senden daha hayırlı sütten kesilenini görmedik! Biz, Seni genç iken’de gördük. Fakat, Senden daha hayırlı bir genç görmedik!” demiştir. 5Hâris bin Abdüluzza’nın hangi tarihte vefat ettiğine dair elimizde yeterli bir bilgi yoktur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi-16-194
2- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-2-167
3- el-İsabe, İbn-i Hacer el-Askalani-1-430-No-1440
4- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-15-339
5- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-2-27-48