Ebû Said Bin El-muâlla
اَبُـوسَــعِــيــدُ بْــنُ اْلــمُــعَــلـّـَي
Baba Adı : Nafi’ bin Muâlla.
Anne Adı : Ümeyme bint-i Kurt, bin Hansa,
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok, Medine doğumludur.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicretin 74 yılında 84 yaşında vefat etti.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : 1-Halide bint-i Utbe 2-Lübâbe bint-i Ebû Lübâbe 3-Âişe bint-i Hilâl 4-Nüseybe bint-i Rafi ve Ümmü veledleri...
Oğulları : Said, Amr, Süheyl, Abdullah, Muhammed, Talha, Yusuf, Eyyüb, Gaylân.
Kızları : Ümmü Hüseyin, Ümmü’l-Benin, Ümmü’l-Hârise, Ümmü Abdurrahman.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Ensâr dandır.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değildir.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : el-Hâris bin Nafi’veya Nufey’ bin el-Muâlla bin Levzan bin Hâris bin Zeyd bin Sâ’lebe bin Adiy bin Mâlik bin Zeydu- menat bin Habib bin Abdi Hârise bin Mâlik bin Ğadab el-Ensâri ez-Zeruki.
Lakap ve Künyesi : Ebû Said.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Ebû Said Bin El-muâlla Hayatı
Ebû Said bin el-Muâlla, ismi üzerinde epeyce ihtilaf vardır. Bazıları; İsminin Rafi’ bin Muâlla, bazılarına göre;el-Hâris bin Muâlla, bazıları onun Bedir de katledildiğini söyledi. Bazıları ise onun isim ve nesebinin el-Hâris bin Nafi’veya Nufey’ bin el-Muâlla bin Levzan bin Hâris bin Zeyd bin Sâ’lebe bin Adiy bin Mâlik bin Zeydümenat bin Habib bin Abdi Hârise bin Mâlik bin Ğadb el-Ensâri ez-Zerûki’dir. Annesinin ismi ise; Ümeyme bint-i Kurt bin Hansa Beni Selemelerden dir. Nesebi ziredildiği gibi birbirleriyle anlatıldığı gibi birleşir.
İbn-i Abdilberr’in sahih olarak kabul ettiği görüşe göre ismi Hâris bin Muâlla’dır. Medineli Ensâr’dan bir sahâbidir. Hicretin 74 yılında 84 yaşında iken vefat etmiştir.
Buhâri, Ebû Dâvûd, Nesâi ve İbn-i Mâce kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. 1
Ebû Said bin el-Muâlla (r.a)’den rivâyet edildiğine göre; o namaz kılarken, Resûlullâh (s.a.v) kendisine uğrayıb onu çağırdı.
Ebû Said ded ki:
“-Namazı kıldım bitirdim, sonra Resûlullâh (s.a.v)’e geldim.
Resûlullâh (s.a.v):
“-Bana cevab vermene ne mâni oldu?”dedi.
“-Namaz kılıyordum!”dedim.
“-Allâh Azze ve Celle:
“-Ey Mü’minler! Sizi, kendinize hayat verecek şeylere dâvet etti-ği zaman, Allâh’a ve Resûlüne icâbet ediniz!” Buyurmadı mı? 2
Resûlullâh (s.a.v):
“-Şübhesiz mescidden çıkmadan önce sana Kûr’ân’dan veya Kûr’ân-’daki sevabı en büyük sureyi öğreteceğim!”buyurdular.
Ebû Said devamla şöyle dedi:
“-Sözünü bekliyorum sözünüzü hatırlayın yâ Resûlallâh!”dedim.
Resûlullâh (s.a.v):
اَلــحَــمْــدُ اِلله ِرَبّ ِالــعَــا لـَـمِــيـن “Alemlerin rabbi olan Allâ’a hamdolsun”
O, bana verilen seb’ül-mesâni, namazlarda tekrarlanan yedi âyet ve Kûr’ân-ı azimdir!”buyurdu.
Gerek Ebû Dâvûd’un gerekse Buhâri’nin yapmış oldukları rivâyetle-rinden anlaşılıyor ki, Ebû Said bin el-Muâlla (r.a), Mescid-i Nebevi’de namaz kılarken Resûlullâh (s.a.v), gelmiş ve Ebû Said’i çağırmıştır. Ebû Said, Resûlullâh’a cevab verdiği taktirde namazının bozulacağını zanne-derek karşılık verememiştir. (nafile olarak kıldığı) Namazını tamamlamak istemiştir. Namazını bitirib de Resûlullâh’ın yanına varınca, çağırdığında gelmeyeşine namazda olduğunu sebeb göstererek özür beyan etmiştir. 3
Burada açıkça şu fıkhı gerçek ortaya çıkmaktadır: Nafile olarak kılı-nan namazlarda, başta Resûlullâh (s.a.v), ve sırasıyla Anne ve Baba, nafile olarak kılınan bir namaz üzerinden ki o insanı çağırırsa o kişi namazını bozub onlara icabet etmek zorundadır.
Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh onlardan razı olsun.
1- Usdül Ğabe-İbn-i Esir-4-468-No-5963
2- El-Enfâl-8-24
3- Sünen-i Ebû Dâvud Terceme ve Şerhi Şamil yayınevi, Necati Yeniel-Hüseyin Kayapınar, İstanbul,1988-Bab-15-No-1458.
Yorumlar
Kalan Karakter: