Katade Bin Nu’mân Kimdir?
قَــتَـا دَ ة ُبْــن ُاْلـنُـعْــمَـا ن
Baba Adı : Nu’mân bin Zeyd
Anne Adı : Enise veya Üneyse bint-i Ebû Harice dir.
Doğum Tarihi ve Yeri : Takriben Miladi 579. yıl Medine de doğdu.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicri 23-24. Miladi 643-44 yılında 65 yaşla-rında Medine de vefat etmiştir. Kabri Medine’de Cennetü’l-Baki de dir.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Ümmü Amr Hind bint-i Evs bin Hazeme, Hansa bint-i Huneys, Âişe bint-i Cürey.
Oğulları : Amr, Abdullah, Osman
Kızları : Ümmü Amr ve Hafsa,
Gavzeler : Bedir, Uhud, Hendek, Beni Kureyza kuşat-ması, Mekke’nin Fethi, Huneyn, Tebük, Yemâme gibi bir çok seferler.
Muhacir mi Ensar mı : Medineli Ensâr dan dır.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : 7 tane.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Katade bin Nû’mân bin Zeyd bin Amir bin Sevad bin Zafer bin el-Hazrec bin Amru bin Mâlik bin Evs el-Ensariy el-Evsi sonra Beni Zaferi dir.
Lakap ve Künyesi : Ebû Amr, Ebâ Abdullah, Ebû Osman.
Kimlerle Akraba idi : Ebû Said el-Hûdri’nin ana bir kardeşidir.
Katade Bin Nu’mân'ın Hayatı
Katade bin Nu’mân (r.a), Takriben, Miladi 579 yılın da Medine’de doğdu. Kendisi Ensâr’ın ileri gelenlerinden idi. Anne bir kardeşi meşhur sahabeden Ebû Said el-Hûdri dir. Annesi; Enise bint-i Kays en-Neccariye-dir. Bu hanımefendi de Sahabiyedir. Uzun künyesi; Ebû Amr Katade bin Nu’mân bin Zeyd ez-Zaferi el-Ensâri, veya Ebû Amr, Ebû Abdullah veya Ebû Osman, Ebû Ömer olduğu da zikredilmekte dır. Hanımlarından Hind bint-i Evs bin Hazeme’den Abdullah, Ümmü Amr Hansa bint-i Huneys’-den, Amr, Âişe bint-i Cürey’den ise Hafsa adlı kızı oldu. çocukları içinde Abdullah en büyüktür. O da sahabedir. Rıdvan biatı’nda bulundu. Ondan sonraki tüm savaşlara iştirak etti. Irak’ın fethinde bulundu.Katade bin Nu’mân, Hicreti Nebeviyye esnasında Müslüman olan Ensâr’dan biridir. İkinci Akabe bey’atı’nda bulunduğu, Bedir Ğazvesi’ne iştirak ederek, ehl-i Bedir’den yani Bedir Ashabı’ndan olmuştur. Rivâyete göre Bedir Ğazvesi’nde bir gözünden ok yarası almış denilse de, kuvvetli bir rivayete göre bu yarayı Uhud Savaşı’nda almıştır. Bu olay ise şöyle anlatılmaktadır:Katade bin Nu’mân (r.a) Resûlullâh (s.a.v)’e bir yay hediye etmişti. Uhud günü, Resûlullâh (s.a.v)’de o yayın başı ufalanıncaya kadar onun ile müşriklere ok attı. Sonra onu Katade’ye geri verdi. Katade’de düşmanın oklarından korumak için, Resûlullâh (s.a.v)’ın önüne dikilerek yayın başı ufalanıncaya kadar yerinden hiç ayrılmaksızın onunla müşriklere ok attı. Nihayet kendisi de gözünden bir okla vuruldu ve göz bebeği yanağının üzerine aktı. Çıkan göz bebeğini avucuna alıb, Resûlullâh (s.a.v)’in yanına geldi. Onu o halde görünce, Resûlullâh (s.a.v)’in gözleri yaşardı. “-Ey Katade bu ne?”buyurdular.Katade bin Nu’mân (r.a): “-Görüyorsun, yâ Resûlallâh şu halimi!”dedi.Resûlullâh (s.a.v) ona şöyle dedi:“-İstersen sabredersin cennet senin için hazırlanır! İstersen göz bebe-ğini yerine koyup, senin için Allâh’a yalvarırım. Ondan hiç bir şey eksik olmaz, eski halini bulur!”Katade bin Nu’mân (r.a): “-Yâ Resûlallâh! Muhakkak ki, Cennet büyük mükafat ve yüksek bir ihsandır. Fakat, benim nikahımın altında genç ve güzel bir hanımım var. Ben, onu severim, o da beni sever. Onun gözümü böyle (kapalı, çapaklı) görmesinden bana karşı sevgisinin azalmasından korkarım. Sen hem gözü-mü yerine koyub eski haline getirsen hem de benim için Allâh’dan cennet dilesen olmaz mı?!”dedi.Resûlullâh (s.a.v)’de: “-Olur yapayım!”buyurdular.Bunun üzerine Katade’nin göz bebeğini eline alıb yerine koydu. “-Ey Allâh’ım! Katade kendisini Resûlüne fedâ etti. Sende, onun bu gözünü öbüründen daha güzel yap!”diyerek dua etti.Katade bin Nu’mân’ın okla vurulan gözü öbüründen daha dayanıklı ve daha güzeldi. Katade’nin eski gözü ağrıdığı zaman yeni gözü ağrımaz-dı. Resûlullâh (s.a.v) Katade’nin cennetlik olması için de dua etti. 1Katade bin Nu’mân (r.a), Uhud Ğazvesi’nden sonra Hicri 5. Miladi 627 yıllarında yapılan Hendek Ğazvesi’ne iştirak edip bu ğazveden sonra Beni Kurayza Ğazvesi’ne giderek Beni Kurayzalıları kuşatan orduda da bulunmuştur. Hicri 6. Miladi 628 yılı sonunda yapılan Hayber Ğazvesi’ne iştirak eden Katade bin Nu’mân (r.a), Mekke fethine kadar küçük seriye veya büyük seriyelerde bulunmuştur.Bu arada daimi bir şekilde evinin uzak olmasına rağmen karanlıkta Mescid-i Nebevi’ye gidip yatsı namazını cemaâtle kılma görevinde bulunu-yordu. Öyleki Medinede bir gece hava çok rüzgarlı ve karanlık iken dahi cemaâtı terk etmeyişini anne bir kardeşi Ebû Said el-Hûdri, şöyle anlatır:“-O gece hava çok bulutlandı ve rüzgar çıktı. Resûlullâh (s.a.v) yatsı namazına çıkarken bir şimşek çaktı. O sırada Katade bin Nu’mân’ı gördü: “-Katade! Bu karanlıkta nereye?!”diye sordu.Katade bin Nu’mân (r.a)’da: “-Yâ Resûlallâh! Bu gece namaza geleceklerin az olacağını bildiğim için namazda bulunmayı istedim!”diye cevab verdi.Resûlullâh (s.a.v): “-Namazdan sonra beni bekle!”buyurdu.Namaz bitince Resûlullâh (s.a.v), Katade’ye bir hurma çöpü verdi: “-Bunu al! Bu, senin on arşın önünü ve arkanı aydınlatır. Evine vardı-ğın zaman, köşede siyah bir şey göreceksin. Hiçbir şey söylemeden ona vur. Çünkü o şeytandır!”buyurdular.Başka kaynaklarda da şöyle denilmektedir:“-Resûlullâh (s.a.v), bana bir hurma çöpü verdi ve: “-Çünkü, şeytan peşinden evine gelecek. Bu çöpü götür, evine varın-caya kadar onu tut. Evin köşesinde onunla şeytana vur!”buyurdular.Mescidden çıktım. Hurma çöpü bir mum gibi ışık veriyordu. Onun ışığından faydalanarak eve geldim. Evdekiler uyumuşlardı. Köşeye bak-tım, bir de ne göreyim orada bir kirpi! Evden çıkarıncaya kadar hurma çöpünü ona vurdum!” 2Katade bin Nu’mân (r.a), Hicri 8. Miladi 630 yılında yapılan Mekke fethi esnasında kavmi Beni Zafer’in bayrağını taşımak şerefini üstlenmişti. Mekke’nin fethinden sonra Huneyn Ğazvesi’ne sonrada Tâif Kuşatması’na iştirak ederek, kendisinden beklenen şecaati bihakkin göstermiştir. Hicri 9. Miladi 630 yılında yapılan Tebük Seferi’ne katılmış, Bu zorluk seferi için Medine’de bulunan Müslümanların zenginleri savaşa bizzat iştirak ettikten başka pek çok maddi yardımlarda da bulunmuştur.Bu yardımlar hakkında, Katade bin Nu’mân (r.a), şöyle demektedir:”-Tebük Seferi’nde, Osman ibn-i Affan, bir çok yardımlarda bulundu. Aralarında elli adet at olan bin deve hazırlamayı üzerine aldı!”Böylece, Osman (r.a)’ın yapmış olduğu büyük maddi yardım ortaya çıkmış oldu.Katade bin Nu’mân (r.a), Sahabilerin ileri gelenlerinden olup böyle-sine fedâkâr ve yiğit bir kimse idi. Birinci Akabe biatı’nda Müslüman olanlardandı. Başta Bedir, Uhud ve Hendek olmak üzere Allâh, ve Resûlü için, kutsal din, İslâm davasına büyük faydalar sağlamıştı. Resûlullâh ile koca bir ömür geçirmiş Vedâ Haccı’nda O’nun ile beraber olmuş. O’nun vefatını görmüş, teçhiz ve tekfininde bulunmuş bahtiyar kişilerden di.Katade bin Nu’mân (r.a), Hz.Ebu Bekr devrinde mürtedlerle yapılan savaşlara iştirak ettikten sonra, bilhassa Hz.Ömer devrinde yaşlanmış oldu-ğundan Medine’de kalıb müşavere heyetinde bulunmuştur. Şam’ın fethine katılarak Hz.Ömer Şam’a geldiğinde öncü kuvvetler arasında yer aldığı da rivâyet edilmektedir.Nihayet Hicri 23-24. Miladi 643-44 yılında Medine’de 65 yaşlarında vefat etti. Cenaze namazı Hz.Ömer tarafından kıldırılıp, onu Anne bir kardeşi Ebu Said el-Hudri ile Muhammed bin Mesleme Cennetü’l-baki kabristanında ki kabrine indirmiştir.Katade bin Nu’mân (r.a)’ın soyu, muhaddis ve ilk siyer meğazi müelliflerinden Âsım bin Ömer bin Katade’nin vefatından sonra devam etmemiştir. Amr, Abdullah ve Osman adlarında üç tane oğulları olduğu bilinmektedir. Katade bin Nu’mân (r.a), yedi tane hadis-i şerif rivâyet etmiş, kendisinden oğlu Ömer, anne bir kardeşi olan Ebû Said el-Hûdri, Mahmud bin Lebid, Ubeyd bin Huneyn gibi şahsiyetler rivâyette bulun-muş, İyad bin Serh ise ondan Ebû Said el-Hûdri vasıtasıyla hadis almıştır. Bu, hadisler daha ziyade savaşlara ait hadis-i şeriflerdir. 3Katade bin Nu’mân (r.a)’ın torunu, yıllar sonra Ömer bin Abdülaziz-’in huzuruna vardığında kendisini dedesi Katade bin Nu’mân (r.a) ile tan-ıtmış ve şöyle demiştir: “-Ben, öyle bir zatın torunuyum ki! Resûlullâh (s.a.v), onun çıkmış olan gözünü yerine koyup, o anda şifa bulmuş ve gözleri gözlerin en güzeli olmuştur!”diye kendisini tanıtmıştır. 4Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.1- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-10-166
2- M.Yusuf Kahdehlevi Hadislerle Müslümanlık-5-2013
3- Ashab-ı Kirâmın Meşhurları-Hayati Ülkü-523
4- el-İsabe İbn-i Hacer el-Askalani-4-52-No-7081