Hâris Bin Âvf Bin Ebi Hârise Kimdir
Baba Adı : Avf bin Ebi Hârise.Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Hâris bin Âvf bin Ebi Hâris bin Mürre bin Nüşeybe bin Ğeyz bin Mürre bin Avf bin Sa’d bin Zubyan bin Beğid bin Reys bin Ğatafan el-Ğatafani sonra Zubyani sonra el-Mürre.
Lakap ve Künyesi : Bilgi yok.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.
Hâris Bin Âvf Bin Ebi Hârise'nin Hayatı
El-Hâris bin Avf bin Ebû Hârise el-Müzeni, Câhiliye devrinin iyi savaşçılarındandır. Ebû Ubeyd Kitabü’d-Dibâc’da onun Müslüman oldu-ğunu gösteren delilleri andı. Kimileri de böyle dedi. Ebû Ubeyd dedi ki:“-Arab’ın en uzun süren harb günleri üçtür: Kayle’nin iki oğlunun harbi: Evs ile Hazrec; Abs ve Beni Fezâre arasında geçen Dahis ile el-Ğebrâ’nın harbi; Vâil’in iki oğlunun harbi; Bekr ve Tağleb. Sonra iki kişi onların kanlarını üstlendi: Hârice bin Sinan ile el-Hâris bin Avf. Allâh, Resûlullâh’ı Rasül olarak gönderdiği zaman, el-Hâris bin Avf’ın üzerinde onların kanından bir şey kalmıştı. İslâm devrinde onu heder kıldı.Resûlullâh (s.a.v), onun kızını istedi. Şöyle dedi: “-Onu sana vermek istemem. Çünkü kusurludur!”Oysa kusurlu falan değildi. Döndüğü zaman bir de ne görsün kızı baras (alaca) hastalığına yakalanmış! Bunun üzerine o kız amcasının oğlu Yezid bin Cemre el-Müzeni ile evlendi. Ona Şebib adında bir erkek çocuk doğurdu. O Şebib adındaki oğlan çocuğu, İbn-i el-Barsa diye tanınıyordu. El-Barsa’nın adı, Karsâfe’dir. Bir başka rivayette şöyle denildi:“-Babası el-Hâris bin Avf, Resûlullâh’a dedi ki: “-Kızımda beyazlık hastalığı vardır!”Arablar Baras hastalığına kinaye yoluyla beyazlık derlerdi.Resûlullâh (s.a.v) buyurdular ki: “-Öyle olsun!”bunun üzerine anında öyle oldu.Vakidi dedi ki:“-Bana Abdurrahman bin İbrahim el-Medeni hocalarından nakletti dediler ki: Beni Mürre’den on üç kişi başlarında el-Hâris bin Avf olduğu halde geldiler. Bu Resûlullâh’ın Tebük’den döndüğü zamana rastlamıştı. Binti’l-Hâris’in evinde konakladılar. Sonra Mescide iken Resûlullâh’a geldiler. El-Hâris bin Avf dedi ki:“-Yâ Resûlullâh, Biz de senin kavmin ve kabilendeniz! Biz Lüey binĞalib’deniz!”Zübeyr dedi ki:“-Bana amcam Mus’ab anlattı: el-Hâris bin Avf Resûlullâh’a geldi ve şöyle dedi: “-Benimle dinine çağıracak birini gönder, ben onu himaye ederim!”Bunun üzerine onunla Ensâr’dan bir adam gönderdi. Fakat ne yazık- ki, el-Hâris bin Avf’ın Kabilesi ona hiyanet edib öldürdüler. Bunun üzerine şair Hassan bin Sâbit şöyle dedi:“-Ey Hâris sizden kim sözünü yerine getirmeyib hiyânet etti?Muhakkak Muhammed hiyânette bulunmaz!”Bunun üzerine el-Hâris gelib özür diledi. Ölen Ensâri’nin diyetini de verdi ve şöyle dedi: “-Ey Muhammed, ben Hassan’ın dilinden sana sığınıyorum!” 1Başka bir rivayette ise şöyle anlatılır:Beni Zubyanlardan bir oymak olan, Beni Mürre’lerin soyu Adnan’a kadar soyları ulaşır. Beni Mürreler’den Hâris bin Avf, daha önce Medine-ye gelip Müslüman olmuş, Resûlullâh (s.a.v)’in Beni Mürreleri İslâmiyete dâvet etmek üzere onu bir Ensâri ile birlikte göndermişti. Beni Mürreler Ensâri’yi şehid ettiler. Hâris bin Avf onu korumaya gücü yetmedi. Şair Hassan bin Sâbit, söylediği bir kıtalık şiirle Hâris bin Avf’ı bu yoldaki aczinden dolayı kınadı. Hâris bin Avf, Resûlullâh (s.a.v)’den özür diledi: “-Yâ Resûlallâh! Ben, Yüce olan Allâh’a yemin ederim ki, bu, İbn-i Fürey’a’nın kötülüklerindendir. Vallâhi, o kötülüğü ile denizi karıştıracak olursa, denizi de karıştırır!”dedi.Resûlullâh (s.a.v): “-Ey Hassan bırak onu!”buyurdu.Hassan’da Hâris bin Avf’ı şiirle kınamaktan vazgeçti.Hâris bin Avf himayesine alıp koruyamadığından dolayı şehid edilenEnsâri’nin kan bedeli olmak üzre yetmiş deve gönderdi. Resûlullâh,develeri Ensâri’nin vârislerine verdi. Kan bedeli olan develerin katil tarafından gönderildiği’de rivâyet edilir.Resûlullâh (s.a.v) Hicri dokuzuncu yılın Ramazan ayında Tebük’den Medine’ye döndükten sonra, Beni Mürrelerin onüç kişilik temsilcileri başlarında Hâris bin Avf olduğu halde Medine’ye geldiler ve: “-Yâ Resûlallâh! Biz, senin kavminden ve aşiretindeniz. Biz, Beni Lüey bin Ğaliblerdeniz!”dediler. Resûlullâh, gülümsedi, Hâris bin Âvf’a: “-Ev halkını nerede bıraktın?”diye sordu. Hâris bin Âvf’da: “-Selah’da!”dedi.Selah, Hayber’in alt tarafında Beni Kilâblara aid bir su dur.Resûlullâh (s.a.v): “-Yurdlarınız nasıldır?”diye sordu. “-Vallâhi biz, kuraklık ve kıtlığa uğradık. Mallarımızın soluyacak nefesleri kalmadı. Bizim için Allâh’a dua et!” dedi.Bunun üzerine, Resûlullâh (s.a.v): “-Ey Allâh’ım! Onları yağmurunla sula!”diyerek dua etti.Beni Mürre temsilcileri, Medine’de birkaç gün oturduktan sonra, yurdlarına dönüb gitmek istediler. Resûlullâh (s.a.v) ile vedâlaşmaya gel-diler. Resûlullâh (s.a.v), Hâris bin Avf’ı Beni Mürreler üzerine vali tain etti. Gelen temsilcilere bahşişlerini vermesi için Bilal-i Hâbeşi’ye emir verdi. Bilal-i Hâbeşi, temsilcilerden her birine bahşiş olarak, onar ukiye, Hâris bin Avf’a ise, on iki gümüş verdi. Beni Mürre temsilcileri yurdlarına döndükleri zaman yağmuru yağmış buldular. “-Yağmurunuz ne zaman yağdı?”diye sorduklarında,Öğrendiler ki yağmur, Resûlullâh’ın onlar için dua ettiği gün yağmış. Bundan sonra, Beni Mürrelerin yurdlarında ot ve su bolluğu oldu. 2Bu Sahabe hakkında elimizde fazla bilgi yoktur.Şübhesiz ki, en doğrusunu Allah bilir. Allâh, onlardan razı olsun.
1- el-İsabe, İbn-i Hacer el-Askalani-1434-No-1462
2- M.Âsım Köksal İslâm Tarihi-16-354